AB Üzerine Düşeni Yapmıyor

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, sığınmacılara yönelik tutumu nedeniyle Macaristan’a tepki gösterdi: “Macaristan’ın sığınmacılara yönelik izlediği politikayla ilgili AB üzerine düşeni yapmıyor.”

Avrupa’nın sığınmacılara yönelik tavrını Sputnik’e değerlendiren TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AK Partili Mustafa Yeneroğlu, “Macaristan’daki ‘sığınmacı referandumu’ yetersiz katılımdan ötürü iptal oldu. Özellikle de Macaristan’da. Gerçekten oraya gelen mültecilerin çoğu yerde can güvenlikleri yok. Kaldıkları yerler insani şartların en asgarisine uymuyor. Aynı zamanda bunu da Macaristan yetkili makamları bir nevi teşvik ediyor. Bu sadece bizim tarafımızdan dile getirilen bir husus değil. Macaristan ile ilgili bağımsız insan hakları kuruluşları da bu ciddi sorunları, bu insanı tutumları dile getirmektedir. Bununla ilgili AB bize göre üzerine düşeni yapmıyor. Kendi üyesiyle ilgili bu konularla ilgili çok daha kararlı, üzerine giden bir tutum içerisinde olması gerekirken Macaristan’ın da altından kalkamayacağını düşünerek ki, Macaristan mülteci sorunun altından kalkamıyor, kalkamamasının sebebi de ideolojik, yani sadece fiili durumla ilgili değil. Aslında halk bu konularla ilgili hükümet gibi düşünmediğini referandumda da ortaya koydu, sandığa gitmeyerek ortaya koyduğu tutumla da çok net gösterdi. Fakat Macaristan’da hükümetin, sığınmacılar Macaristan rotasını kullanmasınlar diye özellikle Macaristan’da gayri insani tutumlar ve mültecilere yönelik insan haklarını hiçe sayan tutumların kamuoyunda duyulması noktasında hiç rahatsız değil. Tam tersi bunların özellikle duyulmasını, demek ki istiyorlar ki, Macaristan’a insanlar gitmesin. Bu da kabul edilebilecek bir durum değil.” dedi.

Söyleşinin devamı için: http://sptnkne.ws/cuky

Yaşananların yüzde biri Avrupa’da olsa reaksiyonları totaliter olurdu

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, “Türkiye’nin içinde bulunduğu ortamın yüzde biri Avrupa ülkelerinin herhangi birisinde olsaydı, Avrupa ülkelerinin reaksiyonu, totaliter bir reaksiyon olurdu. O devletlerin tamamı totaliter devletlere dönüşürdü.” dedi.

Yeneroğlu, Anadolu Ajansı muhabirine yaptığı değerlendirmede, Almanya’da 2015 yılında emniyet güçlerinin halka yönelik şiddetinin sayısının 2 bin 300’ün üzerinde olduğunu, tahkikat başlatılanların sayısının 53’ü, yargılamaların ise 3-5’i geçmediğini, insan hakları ideallerinin şu veya bu ülkeyi temsil etmediğini, tanımlamadığını, her ülke için her gün sınanan değerler olduğunu, devamlı Türkiye’ye ders vereceğim edasıyla bu meselelerin gündeme getirilmesinin hiçbir karşılığının olmadığını bildirdi.

Röportajın devamı için lütfen tıklayınız: http://aa.com.tr/tr/politika/yeneroglu-yasananlarin-yuzde-biri-avrupada-olsa-reaksiyonlari-totaliter-olurdu/643363

Türkiye’nin Terörü Desteklediği İddiasının Tutarsızlığı

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Almanya devlet televizyon kanallarından ARD tarafından yapılan haberde, Almanya Federal İstihbarat Servisi’nin bir raporuna atıfla yer alan iddiaları Deutschlandfunk’a değerlendirdi.

Haberde, Federal Hükûmet’in Türkiye’yi “İslamcıların eylem platformu” olarak nitelediği iddiaları yer alıyordu.

Yeneroğlu Türkiye’nin terör örgütü DAEŞ’le hiçbir zaman beraber olmadığını, hatta diğer ülkeler sadece bu örgüt hakkında konuşurken Türkiye’nin yıllardan beri bunlarla mücadele ettiğini vurguladı. Türkiye’nin terörizmle mücadelede destek beklediğine de dikkat çekti.

Türkiye’nin bölgede barışı sağlamak için bütün aktörlerle çok kapsamlı diyaloglar gerçekleştirdiğinin altını çizen Yeneroğlu; Suriye, Mısır veya Gazze ile olan ilişkilerin Ankara tarafından İsrail’le olan ilişkilerle çelişkili olarak görülmediğini belirtti.

Yeneroğlu Federal Hükûmet’in gizli olarak deklare ettiği dokümanın, bu soru önergesinin arkasında olan kişiler tarafından kamuoyuna sızdırılacağını hesap etmiş olması gerektiğini de vurguladı.

RÖPORTAJIN TAMAMI:

Tobias Armbrüster: Almanya-Türkiye ilişkilerinde yeni bir çatırdama söz konusu. Özellikle de bu hafta Federal Hükûmet’in Türkiye’yi “İslamcıların eylem platformu” olarak itham etmesinden sonra. Federal İçişleri Bakanlığı’na göre bunun kamuoyuna sızması hatadan kaynaklanan bir durum. Ankara Hükûmeti ise öfkeli ve bunu Türkiye’yi yıpratma amaçlı bir başka hamle olarak değerlendiriyor. Zararın boyutu nedir? Bunu konuşacağız. AK Parti Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu Ankara’da telefon hattımızda. Günaydın.

Mustafa Yeneroğlu: Merhaba, günaydın!

Armbrüster: Sayın Yeneroğlu, “AK Parti İslamcıları destekliyor”. Bu haber birilerini şaşırtabilir mi?

Yeneroğlu: Her şeyden önce, Türkiye’ye bakıştaki paradigma değiştiğinde algıların ve gelişmelerin nasıl da dönüştüğünü görmek oldukça enteresan. Yalnızca geçtiğimiz haftaya bakmanız yeterli. Hakikatte olup bitene bakacak olursak, Türkiye’nin Orta Doğu’da etkin konumda bulunan aktörlerle yürüttüğü çok yönlü müzakerelerden kısa süre öncesine kadar nasıl da övgüyle bahsedildiğini görüyoruz. Türkiye bölgedeki bütün yasal yapılarla bölgenin demokratikleşmesi ve barışın sağlanması için çok kapsamlı bir diyalog içerisinde bulunmuştur. Aynı zamanda AB ve Almanya’dan giden maddi desteğin yanında acil yardıma muhtaç Gazze halkının ve Mısır’daki kanlı darbenin mağdurlarının yanında yer almış, son günlerdeki gelişmelerden de anlaşılacağı üzere bütün bunları İsrail’le ilişkilerin normalleşmesine ters hareketler olarak değerlendirmemiştir. Türkiye Suriye’de yaşananlara kulaklarını tıkamamış, diğer ülkeler bu savaştan mağdur olan insanları nasıl kendilerinden uzak tutacaklarının yollarını ararken milyonlarca insanı ülkeye kabul etmiştir.

“TÜRKİYE DAEŞ’LE YILLARDIR EN SERT ŞEKİLDE MÜCADELE ETMEKTEDİR.”

Armbrüster: Peki bu yüzden mi bugün DAEŞ ile beraber çalışmak gerekliydi?

Yeneroğlu: Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Türkiye’nin DAEŞ ile herhangi bir şekilde ortak çalıştığı iddiası hiçbir şekilde gerçeği yansıtmıyor. Tam aksine, Türkiye yıllardan beri DAEŞ ile en sert şekilde mücadele etmektedir. Diğerlerinin mücadelesi ise sözde kalmaktadır.

Armbrüster: Yani Türk Hükümeti ile DAEŞ arasında hiçbir şekilde iş birliği olmadı mı? Görmezlikten gelme, İslamcılara yardımcı olma gibi şeyler?

Yeneroğlu: Tabii ki olmadı. Bugün ortada dolaşan bu haberler bir algı oluşturma süreciyle ve belli bir noktaya odaklanmakla açıklanabilir. Anlatılanların hakikatle hiçbir şekilde uzaktan yakından alakası yok. Hâlbuki daha da sağlam argümanlarla Almanya’nın PKK, YPG ve KPT gibi terörist örgütlere eylemlerini gerçekleştirebilmek adına platform sunduğunu iddia etmek mümkün. Bence bilhassa Federal Hükûmet içerisindeki ilgililerin de zaten gergin olan ilişkileri daha da germemesi uygun olacaktır; hele ki PKK sempatizanları Alman Parlamentosu’nda koruyucu destek sağlarken. Sözde gizli dosyaların ortalarda dolaşması konusuna hiç değinmeye bile gerek yok.

Armbrüster: PKK Almanya’da terörist bir örgüt olarak kabul ediliyor, Hamas aynı şekilde. Buna rağmen AKP Hamas’ı destekliyor.

Yeneroğlu: AK Parti Hamas’ın Filistinlileri temsil eden seçilmiş meşru yasal kanadına, aynen Almanya’nın, AB’nin yaptığı gibi Gazze’de acil yardıma muhtaç insanlara altyapı hizmetlerinin sunulması noktasında finansal destekte bulunmuştur. Bu altyapılar maalesef İsrail tarafından sürekli olarak tahrip edilmiş ve bunun sonucunda da daha fazla mülteci, daha fazla kriz ve tabii ki daha fazla terörizm ortaya çıkmıştır.

Armbrüster:
Sayın Yeneroğlu, bu Hamas’ın Orta Doğu’da terörü destekleyen bir örgüt olmadığı anlamına mı geliyor?

Yeneroğlu: Hamas’ın terörist eylemlerde bulunan bir kanadı da mevcuttur ve bu kesim Türkiye tarafından hiçbir şekilde desteklenmemiştir.

Armbrüster: Ama bunu nasıl ayırt edebilirsiniz ki?

Yeneroğlu: Soruyu bir de şu şekilde soralım: Bir tarafta PKK’nın terörist eylemleri, bir tarafta da Alman Parlamentosu önünde ve bütün büyük şehirlerde PKK’nın bütün yapılanmalarıyla Türkiye’de yürüttükleri terörün propagandasını yapması. Bu ikisini nasıl birbirinden ayırt edebilirsiniz?

Armbrüster: Sayın Yeneroğlu, bunu Federal İçişleri Bakanı’na soracağım. Eğer ona mikrofon uzatma imkânım olursa emin olun ki bunu soracağım. Ama ben size Hamas’ı soruyorum. Hamas’ın terörist kısmı ile sizin bahsettiğiniz sivil kısmını nasıl birbirinden ayırt ediyorsunuz.

Yeneroğlu: AB nasıl ayırt ediyorsa biz de öyle ediyoruz. AB, Gazze’deki insanların yaşanan felaketlerden dolayı daha da çaresiz hâle gelerek İsrail tarafında sivillerin ölümüne yol açacak terör eylemlerine meyletmemeleri için Gazze’deki duruma yüz milyonlarca avroluk destekte bulunuyor.

“İLİŞKİLERİ DAHA DA KÖTÜLEŞTİRMEMEK ALMAN TARAFININ SORUMLULUĞUNDA.”

Armbrüster: Federal İçişleri Bakanı son günlerde bu dokümanla ilgili olarak yaşananların çok da kötü olmadığını ifade etti. Bu dokümanda yazılanları Türkiye’deki gerçeklerin bir özeti olarak değerlendirdi. Bu ifade hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yeneroğlu: İlişkileri daha da kötüleştirmemek adına daha bariz adımlar atma sorumluluğu Almanya tarafındadır. Zira teröre destek verme ithamı öylece kenara bırakılacak bir husus değildir. Türkiye birçok cephede uluslararası teröre karşı mücadelesini sürdürmektedir ve müttefiklerinden haklı olarak bu zorlu mücadelede destek beklemektedir. Fakat tam aksine, her geçen gün bu tarz gereksiz kışkırtmalarla ilişkiler akamete uğratılmaktadır. Burada çok önemli bir husus daha vardır; Federal Hükümet’in bu cevabı Sol Parti milletvekili Sevim Dağdelen’in soru önergesine karşı formüle etmiş olması çok rahatsız edicidir. Burada bu bilgilerin medyaya iletileceğinin en azından öngörülebilmesi gerekirdi. Çünkü herkesin bildiği üzere Sevim Dağdelen diğer bazı milletvekilleri gibi yasaklı terör örgütü PKK’nın çıkarları için hareket etmekte ve Türkiye ile Almanya arasında iyi ilişkilerin olmaması adına elinden geleni yapmaktadır.

Armbrüster: Sayın Dağdelen Alman Parlamentosu’nda seçilmiş bir milletvekili olarak görev yapmaktadır ve hangi partiden gelirse gelsin, Federal Hükûmet soru önergelerini normal olarak cevaplamaktadır.

Yeneroğlu: Evet, ama ikimiz de bu bilgilerin gizli olduğunu biliyoruz. Ayrıca PKK aktivistlerinin PR çalışmalarıyla Alman dış politikasına yön verebiliyor olduğunu görmek oldukça endişe vericidir. Siz bunda bir sorun görmüyorsanız, bir şey demiyorum.

“SORU ÖNERGESİNİN ARKASINDA OLAN KİŞİLERİN PLANLI BİR EYLEMİ”

Armbrüster: Yani bunun Federal Hükümet’in planlı bir eylemi mi olduğunu düşünüyorsunuz?

Yeneroğlu: Hayır, Federal Hükümet’in değil ama soru önergesinin arkasında olan kişilerin planlı bir eylemidir bu.

Armbrüster:
Sayın Yeneroğlu, ben şimdi bu dokümanda yer alan DAEŞ ile iş birliği yapıldığı ithamına gelmek istiyorum. Ben bu konuyu…

Yeneroğlu: Bu dokümanda öyle bir şey yazmıyor.

Armbrüster: Müsaade edin. Ben bu konuyu dış basından da takip ediyorum. Bu yayın organlarında uzmanlara DAEŞ ile Türkiye hakkında soru sorulduğunda sürekli olarak tekrarlanan, Türkiye’nin geçmiş yıllarda, özellikle de DAEŞ’in ilk yıllarında bu terör örgütünü aktif ve pasif olarak desteklediğinin çok açık olduğu. Ama siz diyorsunuz ki bu iş birliği hiçbir zaman gerçekleşmedi. Bu sizin inandırıcılığınızı zedelemiyor mu?

Yeneroğlu: Uzmanlar Türkiye’nin DAEŞ’i desteklediğini söylemiyorlar. Uzmanların söylediği şu: Türkiye Suriye’deki muhaliflerin oluşturduğu ittifakı destekledi ve bu ittifakta o zamanlar DAEŞ’in bazı kolları bulunmaktaydı, daha doğrusu bunlar daha sonraları DAEŞ’e dönüştüler. Bu ikisi arasında büyük bir fark var. Ayrıca bu kanlı diktatöre karşı muhaliflerin desteklendiği o zamanlarda Türkiye uluslararası toplum ile beraber hareket etti, AB ve ABD ile birlikte bu ittifakı destekledi.

Armbrüster: Yani DAEŞ militanlarının Türkiye üzerinden Türk resmî makamlarının bilgisi dâhilinde Suriye’ye geçiş yaptıklarını söyleyen raporların yanlış olduğunu mu iddia ediyorsunuz?

Yeneroğlu: Bunlar yanlış değil, kısmen doğru. Bunlar en az bu militanların Almanya’dan, Fransa’dan ve diğer Avrupa ülkelerinden Türkiye’ye gelip Suriye’ye geçiş yaptıkları kadar doğru.

Armbrüster: Ama Türkiye’nin burada hiçbir suçu yok.

Yeneroğlu: Almanya ne kadar suçluysa, Fransa ne kadar suçsuzsa Türkiye de o kadar.

Armbrüster: Deutschlandfunk radyosunda AK Parti Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu Ankara’dan konuğumuz oldu. Görüşme için teşekkür ederiz!

Yeneroğlu: Teşekkürler.

Batı Darbe Karşısında Sınıfta Kaldı

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, 15 Temmuz darbe girişimi ve Batı’nın bu konudaki tavrı üzerine Hayat Gazetesi’ne değerlendirmelerde bulundu.

15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunulurken neredeydiniz? İlk tepkiniz ne oldu?
O gece alçak uçuş yapan savaş uçaklarını gördüğümde başlarda bunun eğitim uçuşu olduğunu düşünmüştüm ancak Boğaz Köprüsü‘nün bir tarafının kapatıldığı haberleri üzerine olağanüstü bir durum olduğunu anladım. Hemen akabinde gerçekleştirdiğim telefon görüşmelerinin ardından yaşananların bir darbe kalkışması olduğunu öğrendim. O andaki ilk düşüncem demokrasi, özgürlük ve direnişin sembolü olan meclise gitmek oldu. Ana muhalefet partisi CHP ve Milliyetçi Hareket Partisi’nden çok sayıda vekille birlikte mecliste toplandık.

Darbe girişimine karşı halkın ortaya koyduğu demokratik tepkiyi nasıl buluyorsunuz?
Türkiye tarihindeki en haince terör kalkışmalarından biri olan askeri darbe girişiminin o gece sokağa çıkan sivil halk tarafından engellenmiş olması, hafızalara kazınması gereken bir hadisedir. 15 Temmuz gecesi Türkiye halkı milli iradeye ve seçilmiş meşru hükümete destek için sokaklara dökülmüş, yaşanan kirli müdahale karşısında kendilerini siper etmiştir. Milletimiz demokrasi tarihimizde görülmemiş bir sivil mücadele, fedakârlık ve adanmışlıkla kanlı darbe girişimine karşı koymuştur. 15 Temmuz’u sıradan sıcak bir yaz gecesi olmaktan çıkaran bu şanlı direniş, Türkiye tarihinde bir dönüm noktası olmuştur.

Devamı için lütfen tıklayınız: https://www.mustafayeneroglu.com/wp-content/uploads/2016/08/hayat_online_agustos.pdf

Mustafa Yeneroğlu ile Gündeme Dair Özel Röportaj

İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, 15 Temmuz darbe kalkışması sonrası Türkiye ile Avrupa arasında oluşan sıcak gündem bağlamında Avrupa Birliği üyelik görüşmelerinin seyri ve Avusturya’da gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı seçimlerinin siyasi aktörlerin Türkiye karşıtı yorumlarına etkisi üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Havadis Haber: Türkiye’de gerçekleştirilen darbe girişimi sonrası Avusturya başta olmak üzere Avrupa’nın tutumu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Mustafa Yeneroğlu: 15 Temmuz darbe kalkışması sonrası Türkiye ile ilgili Avrupa kamuoyunun genelinde yer alan yorumlarda askeri darbe girişimine karşı verilen demokrasi mücadelesinin, çarpık bir bakış açısıyla adeta demokrasinin aleyhinde bir gelişme olarak işlendiğini gördük. Hatta yaşananlar Cumhurbaşkanı Erdoğan lehine bir sonuç doğurduğu gerekçesiyle, darbe teşebbüsünün bir kurgu; “tiyatro” olabileceği dahi dillendirildi. Erdoğan karşıtlığını önceleyerek, Türkiye’ye yönelik olumsuz bir imaj inşası peşinde olunduğuna şahit olduk. Darbe girişimine karşı koymak için meydanlara dökülen milyonlarca vatandaş hakkında negatif bir temsil oluşturulmaya çalışıldı. 240’ın üzerinde şehit verdik, 2 bin 200’e yakın gazimiz var, Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalandı. Odaklanılması gereken bu vahim tablonun olgusal gerçekliğiyken, askeri darbe tehdidi göz ardı edildi. Medya organlarının ekseriyetine baktığımızda yaşanan süreçte dolaşıma sokulan yorumların tarafsız habercilik anlayışından uzak bir refleksle geliştirildiğini gördük. Örneğin Avusturya’nın önde gelen gazetelerinden olan ve akademi dünyasına hitap eden bir kontekste kendini konumlandıran Der Standard gazetesinde dâhi tersyüz edilmiş yorumlarla karşılaştık. Tamamen Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı üzerine kurgulanan bu dil ve söylemin bağımsızlık ilkesinden uzak olduğunu ve ideolojik bir takım kaygılardan beslendiğini ifade edebiliriz.

Röportajın devamı için: http://www.havadis.at/haber/mustafa-yeneroglu-ile-gundeme-dair-ozel-roportaj-h4081.html

Yeneroğlu: Avrupa’nın çokkültürlülüğü tehlike altında

İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu haftalık Gerçek Hayat dergisine açıklamalarda bulundu. Birleşik Krallık’ta verilen Brexit kararını belirleyen faktörlerle İslam düşmanlığı başta olmak üzere kararın olası etkileriyle ilgili değerlendirmede bulunan Yeneroğlu, İkinci Dünya Savaşı sonrasında bölgede barış ve istikrar ortamı oluşturmuş Avrupa Birliği projesinin Brexit kararıyla risk altında olduğunu ifade etti.

Gerçek Hayat Açıklamaları