Berlin’deki PKK terör propagandasına derhâl son verilmeli!

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AK Parti Milletvekili Mustafa Yeneroğlu Berlin Teknik Üniversitesi’nde gerçekleştirilen PKK terör propagandası münasebetiyle bir açıklama yaptı. “PKK terör örgütünün uzantıları Berlin Teknik Üniversitesi’nde terör propagandası yapmakta ve örgüte militan toplamaktalar. Federal Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı buna derhâl müdahale etmelidir. Terörle mücadelede Türkiye ile dayanışma sözlerinin artık somut gereklerinin ortaya koyulması gerekmektedir.” diyen Yeneroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Anayasayı Koruma Dairesi raporlarında da terör örgütü PKK’nın uzantıları olduğu ifade edilen yapılanmaların Berlin Teknik Üniversitesi’nde açık bir şekilde PKK propagandası yapıyor olması ne yazık ki artık bizleri şaşırtmıyor. Üzerinde ‘Direniş hayat demektir.’ yazılı olan, PKK teröristlerinin militan üniformalarıyla resimlerinin bulunduğu afişler üniversitenin duvarında asılı durmaktadır.

Organizatörler bu afişlerle PKK ve örgütün kurucu üyelerinin zararsız olarak sunulduğu, hatta kahramanlaştırıldığı film ve konferanslara insanları davet etmektedirler. Bu apaçık bir terör propagandası ve terör örgütüne militan temin etme çalışmasıdır; üstelik bir devlet üniversitesinde!

Federal Anayasayı Koruma Dairesi’nin yıllık olarak yayımladığı raporlarda PKK’nın Almanya ve Avrupa’yı geri çekilme, militan toplama ve finansal kaynak sağlama yeri olarak kullandığı ifade edilmektedir. Bu gerçeğe rağmen, bir terör örgütünün bu kadar pişkince ve açık bir şekilde faaliyetlerini sürdürebiliyor oluşuna kamuoyunda hiçbir tepki verilmemektedir. Böyle bir organizasyonu düzenleyen kişilerin yaptıkları bu faaliyet ile bir terör örgütünü destekledikleri ve dolayısıyla suç işledikleri ortadayken, Almanya’da bundan dolayı cezaya çarptırılacaklarına dair hiçbir endişelerinin olmadığı anlaşılmaktadır.

Federal Adalet Bakanı Heiko Maaß ve İçişleri Bakanı Thomas de Maizière hukuk devletinin gerekliliklerini yerine getirerek bu faaliyetlere derhâl engel olmalıdır. Bunu aynı zamanda Almanya’nın da iç güvenliği için yapmak durumundadırlar. Terör örgütlerinin propagandasının yapılması, terör örgütlerine militan toplanması yasaktır ve buna hiçbir şekilde müsamaha gösterilemez. Ayrıca Berlin Teknik Üniversitesi yönetimi bu duruma bir açıklık getirmeli ve üniversitede okuyan öğrencilerin gelecekte tekrardan terör propagandasına maruz kalmalarının engellenmesi adına gerekli önlemleri almalıdır.

PKK zararsız bir kültür derneği değil, on binlerce insanı katletmiş bir terör örgütüdür. Topladıkları haraçlarla, silah ve uyuşturucu ticareti ile kendini finanse etmekte, hemen her gün bombalı saldırılar düzenleyerek güvenlik güçlerini ve sivil halkı hedef almaktadır.

Almanya Türkiye için önemli bir müttefik ve NATO partneridir. Türkiye terörle mücadelesinde müttefiklerinden aktif destek beklemektedir. Sözlü olarak sürekli ifade edilen dayanışmanın, PKK terörüne kurban gitmiş insanların anısına hürmeten de artık somutlaşma vakti çoktan gelmiştir.”

Yeneroğlu: “PKK ile ilgili iddiaların peşinen reddedilmesi şaşırtıcı, hakikat ise apaçık ortadadır”

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AK Parti Milletvekili Mustafa Yeneroğlu Almanya Federal Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier’in Türkiye ziyareti münasebetiyle bir açıklama yaptı. “PKK ile ilgili iddiaların Almanya’da şaşkınlıkla karşılanması hayret vericidir. Hâlbuki bütün bilgiler Alman devletinin resmî makamlarından alınmıştır.” diyen Yeneroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“PKK ile ilgili iddiaların Almanya’da şaşkınlıkla karşılanması Türkiye’de hayret uyandırmıştır. Hâlbuki bütün bilgiler Alman devletinin resmî makamlarından alınmıştır. Anayasayı Koruma Dairesi’nin hem federal hem de eyalet bazında yayımladığı raporlarda PKK’nın Almanya’yı geri çekilme1 , militan toplama2 ve finansman3 merkezi olarak kullandığı ifadesi açıkça belirtilmektedir. Kendi raporlarında mevcut olan bilgileri peşinen reddetmek garip bir tavırdır. Her ne kadar Federal Dışişleri Bakanı reddetse de Federal Anayasayı Koruma Dairesi ‘Avrupa’nın PKK için ‘güvenli bir liman’4 teşkil ettiğini’ açıkça ifade etmektedir.

Aynı zamanda PKK’nın Almanya’da neredeyse her gün rahatça propaganda5 yapabiliyor olması PKK’nın kâğıt üzerinde yasaklı olduğu, ama bunun pratiğe hiçbir etkisinin olmadığının kanıtıdır. Federal Almanya sınırları içerisinde hukuki olarak yasak kapsamında bulunan yüzü aşkın takipçi örgüt6 hiçbir engelle karşılaşmaksızın eylemlerine devam edebilmekte, gösteri ve PKK propagandası yapabilmektedir.7

Esasında Federal Anayasayı Koruma Dairesi Başkanı Hans-Georg Maaßen’in de iddiaları reddetmesi PKK örgütlerine karşı Almanya’nın tutumunu çok iyi özetlemektedir. Bu hakikat tamamı Federal Meclis tutanaklarından alınan şu bilgilerle ortaya çıkmaktadır: (07.01.2015 tarihi itibarıyla) 4.400 sonuçlanmamış soruşturmalar neticesinde dokuz kişiye karşı sekiz adet ceza davası yürütülmüştür.8 (27.01.2016 itibarıyla) Bu bağlamda altı sanığa karşı açılan beş adet dava hapis cezası ile sonuçlanmıştır.9 Bütün bunlar ortadayken, hatta ve hatta Anayasayı Koruma Dairesi Raporu’nda dahi 14 bin PKK üyesinden söz edilmekteyken PKK ile ciddi bir şekilde mücadele edildiği iddiasında bulunmak gerçekten de rahatsız edicidir.

Alman medyası o hiç dilinden düşürmediği eleştirel tutumu kendisi de gösterememektedir. Bir tanesi ‘savunulması mümkün olmayan suçlamalardan’ bahsetmekte (FAZ-Frankfurter Allgemeine Gazetesi)10 , diğeri de Sayın Steinmeier’in Türk yetkililerinin suçlamalarını ‘açık bir dille reddettiğini’ söylemekle yetinmektedir (SZ-Süddeutsche Gazetesi)11 . Gazeteciliğin gerektirdiği ciddiyeti bu haberlerde bulmak mümkün değildir. Bu da Türkiye’de şaşkınlıkla karşılanmaktadır.

PKK ile alakalı olarak ortaya atılan iddialara Alman medyasının genel anlamda yaklaşımı da içler acısıdır. Sergilenen tek taraflı habercilik yüzünden Almanya’da hemen hemen hiç kimse Türkiye’nin terörden ne çektiğini bilmemektedir. Her gün teröre kurban giden insanlar ve geride bıraktıklarının acısı haberlerde konu edilmemektedir. Almanya’dan gelen misafirlerimiz de PKK terörünün adını koymaktan geri duran ve bunu lanetlemeye dahi yanaşmayan, ama teröristlerin ailelerini ziyaret etmeyi de ihmal etmeyen politikacılarla dayanışma içerisine girmeyi tercih etmektedirler.

Her şeye rağmen Federal Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier Türkiye’de çok saygın bir konuma sahiptir. Kendisi Almanya ve Türkiye’yi birbirine bağlayan, ‘bugün’den daha köklü bir bağ olduğunu isabetle dile getirmektedir. Türk-Alman dostluğu, bugün tahmin edilebileceğinden daha fazla önem arz etmelidir.

Bu anlamda terörle ilgili dile getirilen iddiaların genellemeci bir dille reddedilmesi eleştirilmeli ve Alman güvenlik kurumları ile savcılıkların teröre yaklaşımları sorgulanmalıdır. Almanya’daki siyasi sorumlular Türkiye’nin terörle mücadelesinde Türkiye’nin yanında olduklarını sadece ‘sözle’ ifade ettiklerinde Türkiye kamuoyunda nasıl bir izlenim oluşturduklarını da ciddi bir şekilde gözden geçirmelidirler. Bu anlamda terör kurbanlarının acılı ailelerini ziyaret etmeleri ve onların üzüntüleri hakkında bilgilenmeleri; bunun da ötesinde kendi yaklaşımlarını bir de ‘Eğer bu olaylar Türkiye’nin değil de Almanya’nın başına gelseydi ne olurdu?’ sorusu ışığında gözden geçirmeleri faydalı olacaktır.”

1- Berlin Anayasayı Koruma Dairesi Raporu 2015, s. 78: “Almanya PKK için bir geri çekilme ve militan toplama merkezi konumundadır...”
2- Federal Anayasayı Koruma Dairesi Raporu 2014, s. 125: “Gerilla için militan toplama: Hem PKK’nın medya organları (dergiler, televizyon kanalları vs.)
hem de internet kanalıyla gençler açık ve maksatlı bir biçimde silahlı mücadeleye katılıma çağırılmıştır.”; Baden-Württemberg Anayasayı Koruma Dairesi Raporu 2015,
s. 113: “PKK Türkiye’de 2015 yazına kadar devam eden barış sürecinde dahi silahlı kanadı HPG’ye eleman temin etmek için çaba göstermiştir.”
3- Federal Anayasayı Koruma Dairesi Özel Yayını, Kürdistan İşçi Partisi (PKK), 2014, s. 6, 38ff; Federal Anayasayı Koruma Dairesi Raporu 2015, s. 218
4- Federal Anayasayı Koruma Dairesi, Kürdistan İşçi Partisi (PKK), 2014, s. 38
5- Federal Anayasayı Koruma Dairesi Raporu 2015, s. 216ff.
6- PKK ile ilgili bütün Anayasayı Koruma Dairesi raporlarında yer almakla beraber bkz. Bavyera Anayasayı Koruma Dairesi Raporu, s. 78 ff.;
Kuzey Ren-Vestfalya Anayasayı Koruma Dairesi Raporu 2015, 2. 147; Baden-Württemberg Anayasayı Koruma Dairesi Raporu 2015, s. 107
7- Federal Anayasayı Koruma Dairesi Raporu 2015, s. 218: “Bunun yanında, parti PKK mensupları tarafından temas noktası ve buluşma merkezi olarak
yerel Kürt derneklerini kullanmaktadır. ‘Almanya Kürtler Demokratik Toplum Merkezi (NAV-DEM)’ bu derneklerin çatı kuruluşu olarak faaliyet göstermektedir.”
8- Alman Federal Meclisi - 18. Yasama Dönemi, Tutanak 18/3702, s.3
http://dip21.bundestag.de/dip21/btd/18/037/1803702.pdf
9- Alman Federal Meclisi - 18. Yasama Dönemi, Tutanak 18/7332, s.3
http://dip21.bundestag.de/dip21/btd/18/073/1807372.pdf
10- Frankfurt Allgemeine Gazetesi, 16.11.2016, s. 10
11- Süddeutsche Gazetesi, 16.11.2016, s. 4

PKK desteği Almanya’nın iç istihbarat raporlarında

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Anadolu Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin, PKK’yı terör örgütü olarak kabul eden ancak PKK’nın eylemlerine izin veren ülkelerin tutumundan rahatsızlık duyduğunu belirtti.

Özellikle Almanya, Belçika, Hollanda, Fransa, Avusturya gibi ülkelerde PKK’nın çok rahat hareket edebildiğini, istedikleri şekilde propaganda yapabildiklerini anlatan Yeneroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“PKK, Almanya ve Avrupa ülkelerinde, kağıt üzerinde terör örgütleri listesinde yer alıyor ama işin gerçeği böyle değil. Almanya’nın iç istihbarat raporları elimizde, bu raporlarda, PKK terör örgütünün Almanya’da istediği gibi terör eylemleri için militan topladığı, Türkiye’ye ve Kuzey Irak’a bunları getirdiği, istediği gibi haraç, bağış topladığı açık bir şekilde yazıyor. PKK terör örgütü yayımladığı günlük gazete aracılığıyla propaganda faaliyetlerini sürdürüyor. Almanya samimiyse, kendi istihbarat raporlarını okusun, PKK’nın yasaklı bir terör örgütü olmadığını, fiili olarak çok rahat hareket edebildiğini hatta neredeyse, kamu yararına çalışma statüsüne sahip dernek konumunda faaliyetlerini sürdürebildiğini görecektir. Türkiye’de her gün insanlar katledilirken, terör örgütü ülkemizde kanlı eylemlerini sürdürürken, aynı terör örgütünün mensupları Almanya’da kutsanamaz.”

Röportajın devamını okumak için tıklayınız: ‘PKK desteği Almanya’nın iç istihbarat raporlarında’

Steinmeier’in Ankara Ziyareti: Terörle mücadelede Almanya’dan dayanışma göremiyoruz

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier’in Ankara ziyareti münasebetiyle “ Türkiye kamuoyu, Almanya’da ülkemize yönelik sürekli gündemde yer alan eleştirilerin samimiyetini terörle mücadelede gösterilen dayanışmayla ölçüyor.” açıklamasında bulundu ve şunları kaydetti:

“Alman Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier’e –yarın ki ziyaretinde olduğu gibi- Türkiye’nin kapısı her zaman açıktır. Kendisinin ziyareti genelde Türkiye-Avrupa ilişkilerinin özelde de Türk-Alman ilişkilerinin hiçbir zaman olmadığı kadar dayanıklılık testinden geçtiği bir dönemde gerçekleşiyor. Diğer Avrupa ülkelerinden çok daha fazla terör örgütlerinin hedefinde olan Türkiye, vatandaşlarının güvenliği ile kamu düzenini sağlamak için bunlarla mücadele ediyor. Bu bağlamda Avrupa’dan gelen daimi eleştiriler taraflı olduğu için bir değer ifade etmiyor. Diğer yandan Türkiye kamuoyu, 15 Temmuz darbe girişiminde demokrasi düşmanlarına karşı eğilmemek gerektiğini açıkça ifade eden bir ülkenin gerekli dayanışmayı göstermemesini de yadırgıyor.

Darbecilere ve terör örgütlerine karşı alınan önlemler toptancı bir şekilde hukuk devletinin altının oyulduğu şeklinde tasvir ediliyor. Yine kamuoyuna terörizme karşı omuz omuzayız mesajları verilmesine rağmen Avrupa’daki müttefiklerimiz darbecilere ve teröristlere propagandalarını yapabilmeleri için geniş bir alan sunuyorlar. Her ne kadar Sayın Steinmeier kabul etmese de terör örgütü PKK’nın Almanya’daki faaliyetleri için federal kurumların raporlarına bakmak yeterlidir. Zira Almanya’da her yıl on milyonlarla ölçülen meblağların PKK için aktığı, terör eylemleri gerçekleştirmek üzere Almanya‘dan örgüte katılan gençlerin üç haneli rakamlarla ifade edildiği ve her gün şehir meydanlarında hatta Federal Meclisin önünde pervasızca propaganda yapabildikleri bu kurumların yayınlarında açık bir şekilde yer alıyor. Bunun ötesinde Türk vatandaşlarının mensup oldukları sivil toplum kuruluşları devamlı bir şekilde saldırılara maruz kalırken kamuoyunda buna karşı bir ses yükselmiyor. Geçen hafta sonu Almanya’da resmi olarak tanınan bir dini cemaatin terör örgütü lehine gösteri yapmasına ve gösteride yasak semboller taşınmasına rağmen ne polis herhangi bir müdahalede bulunmuş ne de siyasiler açıklama yapmıştır. Bu durum Türkiye’ye yöneltilen insan hakları söylemlerinin ne kadar içi boş sözler haline geldiğini gösteriyor.

Biz hiçbir Avrupalı müttefikimizin Türkiye’nin şu an dört bir taraftan maruz kaldığı tehditlerle karşılaşmalarını istemeyiz. Çökmüş devletlerle çevrili ve bu devletlerdeki terör örgütlerinin sürekli tehdidi altındaki Türkiye maalesef hemen her gün şehit vermektedir. Cumhuriyetin kurulmasından bu yana ülkemiz demokrasiye yönelik en ağır saldırıyı yaşadı ve aynı zamanda topraklarında milyonlarca mülteciyi misafir ediyor. Dışişleri Bakanı Sayın Steinmeier de eminim bu durumu samimi bir şekilde değerlendirerek Türkiye’nin hem geniş Ortadoğu coğrafyasında hem de bizzat kendi topraklarında Avrupa’nın güvenliğini de sağladığını kabul edecek ve diğer taraftan ümit ederim ki Türkiye’nin güvenliğinin de Avrupa’nın merkezinde başladığını fark edecektir.”

Yeneroğlu: “Eyalet Yüksek Mahkemesi kararından sonra PKK faaliyetleri ciddi şekilde takip edilmeli”

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Stuttgart Eyalet Yüksek Mahkemesi’nin bir PKK mensubuna yönelik vermiş olduğu karar münasebetiyle açıklama yaptı. 48 yaşındaki PKK mensubunun 3 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldığı karar hakkında, “Stuttgart Eyalet Yüksek Mahkemesi’ne göre PKK, ‘oldukça tehlikeli bir terör örgütü’dür. Bu karar aynı zamanda Almanya’daki emniyet birimlerine ve savcılık makamlarına bir talimat niteliğindedir: PKK aktiviteleri kararlı bir şekilde takip edilip cezalandırılmalı, siyasiler de PKK terör örgütünü masum göstermemelidir.” diyen Yeneroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“PKK sempatizanlarının ve mensuplarının Almanya’da hiçbir engelle karşılaşmadan terör örgütü propagandası yapabildiğini senelerden beri üzüntü ve hayretle takip etmekteyiz. PKK yasaklı olmasına ve terör örgütleri listesinde yer almasına rağmen, Almanya’yı açık bir şekilde militan toplama, finansal destek sağlama ve geri çekilme alanı olarak kullanabilmektedir; üstelik bunu Anayasayı Koruma Dairesi de ifade etmektedir. Dolayısıyla söz konusu son karar bizleri memnun etmiştir.

Yargıçlar, PKK’nın hedeflerine ulaşmak amacıyla sahip olduğu siyasi kanadın yanında, askerî nizama göre yapılandırılmış ‘gerilla birliklerinin’ de bulunduğunu ortaya koymuşlardır. Mahkemeye göre PKK ‘başta Türkiye’nin güneydoğusu olmak üzere bilhassa Türk polislerine ve askerlerine’ saldırılar düzenlemekte ve bu saldırılarda ‘sivil halk da sürekli olarak’ zarar görmektedir. Mahkeme’ye göre PKK’nın amacı ‘saldırılar düzenleyerek Türkiye’de kasten adam öldürmek.’ Mahkeme ayrıca PKK’yı ‘oldukça tehlikeli bir terör yapılanması’ olarak da nitelendirmektedir.

Her ne kadar bu açıklamalar PKK’nın terörist faaliyetlerinin ve metotlarının yanında yüzeysel kalsa da, mahkemenin terör örgütün iç yüzünü en azından ana hatlarıyla da olsa tanımış olması sevindiricidir. Bu değerlendirmeyi emniyet birimleri ve savcılıklar da içselleştirip pratiğe dökmelidir. PKK’nın faaliyetleri ciddi bir şekilde takip edilmeli ve cezalandırılmalıdır.”

Yeneroğlu: “Terörün adını koymak barışa en büyük hizmettir”

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, AK Parti Hakkâri Milletvekili Adayı Ahmet Budak’ın ve sonrasında Van Özalp ilçesi Başkan Yardımcısı Aydın Muştu’nun evinde ailesinin gözleri önünde, AK Parti Diyarbakır Dicle ilçe başkanı Deryan Aktert’in ise iş çıkışında PKK terör örgütü tarafından katledilmesine ilişkin bir açıklama yaptı. “PKK’nın yaptığı katliamlara sessiz kalmak maktul yakınlarına ve milletimize yapılabilecek en büyük hakarettir.” diyen Yeneroğlu açıklamasında şunları ifade etti:

“PKK terör örgütü siyasi cinayet işlemeye devam ediyor. İşlenen cinayetler PKK’nın geçmişte olduğu gibi kendisinden farklı düşünen Kürtlere yaşam hakkı tanımadığını göstermektedir. Bu noktada HDP’nin de açık ve net bir biçimde olmasa da cinayetleri kınamasının, özellikle katillere ve siyasi suikastların motivasyonlarına işaret etmemesi sebebiyle inandırıcılığı yoktur.

Geçtiğimiz bir yıl içerisinde PKK terör örgütü, Diyarbakır, Van, Elazığ ve Şırnak başta olmak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde pek çok saldırı gerçekleştirmiştir. HDP’nin bu saldırılar karşısında sergilediği tutum, PKK terörüne karşı çıkan Kürtlerin makbul Kürt olarak görülmediğine ve PKK faşizminin meşru bir direnç noktası olarak kabul edildiğine yönelik ciddi soru işaretleri oluşturmaktadır. Kürt siyasal hareketinin temsilcisi olduğunu iddia eden HDP’den beklenen ‘dostlar alışverişte görsün’ yaklaşımından vazgeçip toplumun tüm kesimlerine hitap edebilecek inandırıcı bir duruş sergileyebilmesidir. Terörü amasız ve koşulsuz olarak lanetleyebilmek ayrıca adını anmadan değil failini belirterek terörün her türlüsüyle arasına mesafe koyabilmek barışa en büyük hizmet olacaktır. Masum insanları öldürerek barış getirebileceğine inananlar ile bu teröre göz yumanlar aynı vicdan tarafından yargılanmaya mahkûmdurlar.

Bu düşüncelerle gerçekleştirilen elim saldırılarda hayatını kaybeden değerli yurttaşlarımızın ailelerine, yakınlarına ve AK Parti Teşkilatına başsağlığı diliyor, terörün yok edilmesi için özellikle HDP’yi sorumlu ve samimi davranmaya davet ediyorum.”

PKK Terörü: Mustafa Yeneroğlu kendisine yöneltilen ölüm tehdidi nedeniyle Almanya’da suç duyurusunda bulundu

AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu kendisine yöneltilen ölüm tehdidi nedeniyle suç duyurusunda bulundu. Bir PKK mensubu Twitter üzerinden Yeneroğlu’nu öldürmekle tehdit etmişti.

Almanya’da da terör örgütü olarak kabul edilen PKK’nın ülkede hiçbir cezai müeyyideye tabi tutulmaksızın propaganda yapabiliyor oluşundan cesaret alan bir PKK mensubu, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu’na ölüm tehdidinde bulundu. “PKKURDISTAN” isimli bir kullanıcı (04.09.2016 pazar gecesi) Yeneroğlu’na Twitter üzerinden galiz küfürler savurduktan sonra onu öldürmekle tehdit etti. Mustafa Yeneroğlu bunun üzerine pazartesi günü bu kişi hakkında hem Köln hem de Hamburg savcılıklarına suç duyurusunda bulundu.

Yeneroğlu, “Almanya sürekli olarak PKK ve uzantıları tarafından propaganda alanı olarak kullanılmaktadır. Hatta Alman Parlamentosu’nda temsil edilen Sol Parti’nin lideri Bernd Riexinger bile Köln’deki PKK gösterisinin düzenlenmesinde sorumluluk üstlenmiş ve sahnede konuşanlardan biri olmuştur.” açıklamasında bulunurken, samimi bir şekilde teröre karşı duranlara seslerini yükseltme ve dayanışma çağrısında bulundu. Medyaya da seslenen Yeneroğlu, PKK temsilcileri ve sempatizanları tarafından PKK karşıtlarına yöneltilen tehditleri de göz önünde bulundurmalarını, PKK terörü hakkında haber yapış biçimlerini bu vesileyle tekrar gözden geçirmelerini istedi.

Yeneroğlu bilhassa Sol Parti liderinden kendisine yöneltilen ölüm tehdidine dair “açık bir kınama” beklediğini söyleyerek, “Sayın Bernd Riexinger’i o yere göğe sığdıramadığı terör organizasyonunun gerçek karakteri ile yüzleşmeye davet ediyorum.” dedi.

Yeneroğlu son olarak şunları söyledi: “Tabii ki bu korkakça saldırılardan şahsım adına herhangi bir endişe duymuyorum ve ikinci memleketim olan Almanya’yı bundan sonra da ziyaret etmeye devam edeceğim. Bu şartlarda benim güvenliğim hakkında gerekli tedbirleri almak Alman polisinin sorumluluğundadır.”

İlgili tehdidin ekran görüntülerini içeren Twitter linki: https://twitter.com/myeneroglu/status/772523128367017984

PKK liderleri Köln’de terör kurbanlarını aşağılarken Almanya seyrediyor!

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Alman Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından terör örgütü PKK’nın kolu olarak değerlendirilen Nav-Dem’in önderliğinde cumartesi (03.09.2016) günü Köln’de yapılan PKK gösterisi münasebetiyle bir açıklama yaptı. “PKK terörü daha içinde bulunduğumuz hafta sonunda birçok insanın hayatına kastetmişken Almanya, Türkiye ile dayanışma göstereceği yerde PKK liderlerinin Köln’de terör kurbanlarını aşağılamasına müsaade etmiştir. Bunun kabul edilebilecek bir yanı yoktur.” diyen Yeneroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu hafta sonu 29 insanımız PKK terörünün kurbanı olmuştur. PKK Almanya’da da terör örgütü olarak kabul edilmiş ve yasaklanmıştır. Ama bu yasak maalesef sadece kağıt üzerindedir. Nitekim PKK’nın kolları bu hafta sonu Köln’de uluorta terör gösterisi yapabilmiş ve terör kurbanlarını aşağılayabilmiştir. PKK terör örgütü NAV-DEM Köln Polisi’nin gözleri önünde PKK’nın Avrupa’daki mensuplarını bir araya toplamıştır.

Terör örgütü liderleri yurt dışından davet edilerek ağırlanmış, hatta video konferans yoluyla bağlantı kurulmuştur. Şu an PKK’nın başında bulunan Cemil Bayık video konferans yoluyla yandaşlarına hitap etmiştir. Aynı yöntem birkaç hafta önce demokrasi mitinginde Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan için uygulanmak istendiğinde bu uygulama mahkeme tarafından engellenmiştir.

Ayrıca PKK’nın Suriye’deki kolunun lideri olan, insan hakları örgütleri tarafından da PKK/PYD terör devleti kurmak amacıyla Kuzey Suriye’de etnik temizlik yapmakla suçlanan Salih Muslim de konuşmacılar arasındaydı. Ellerine kan bulaşmış teröristlerin evlerine düzenli olarak taziyeye giden ve PKK’yı terör örgütü olarak görmeyen HDP Başkanı Selahattin Demirtaş da yine konuşma yaptı. Konuşmacıların hepsi de sahnedeki Öcalan resmi önünde propagandalarını gerçekleştirdiler. Konuşmalarında ‘direniş’ ve Türkiye’ye karşı silahlı mücadele çağrısında bulundular! Bu terör resminin mütemmim cüzü de askerî nizamda yapılan yürüyüştü. Askerî kostümler içerisinde yasaklı bayraklar ve semboller dalgalandırıldı, çocuk militanlara oyuncak silahlarla kameralar önünde gururla poz verdirildi!

İlginç bir şekilde Alman medya organları bu apaçık terör propagandasını hep bir ağızdan ‘Kürtlerin mitingi’ diye isimlendirerek önemsizleştirdi, sevimlileştirdi ve şiddetin aleni bir şekilde yüceltildiği bu organizasyonunu ‘halk festivali’ olarak sundu. Aynı basın mensuplarının Köln’ün aynı noktasındaki demokrasi mitingini sorunsallaştırmakta ve katılımcıları Türkiye’nin Almanya’ya uzanan kolları olarak yaftalamakta bazı politikacılarla âdeta yarıştığını düşündüğümüzde, bugün görülen kayıtsız tutum oldukça ilginçtir.

Almanya, o her zaman ifade ettiği insan hakları konusunda tavizsiz olma durumunu PKK ile yürüttüğü bu sorumsuz ilişki nedeniyle zedelemektedir. Türkiye’de teröre kurban giden insanların acıları, bu terörün müsebbiplerine Almanya’da ellerini kollarını sallayarak gösteri yapma imkânı sunulmasından da anladığımız kadarıyla ciddiye alınmamaktadır. Düşünün ki Almanya’da bir hafta sonunda 30 kişi terör kurbanı oluyor, ama buna sebep olan terör örgütü müttefik ülkede bu barbarca eylemi kutlayabiliyor. Bu hem kabul edilemez bir tutumdur, hem insan haklarının ağır ihlalidir, hem de Almanya’nın itibarı açısından bakıldığında utanç vericidir.

Türk halkının, uluslararası terörle mücadelede Almanya’nın bu içi boş dayanışmasıyla alakalı pek de bir değişim olmadığına dair algısı giderek kuvvetlenmektedir. PKK’ya Almanya’da müsade edilmekte, onun Türkiye karşıtı propagandasının engellenmesi bir kenara bir de Almanya bu propagandaya kendisini teslim ederek Türkiye’nin siyasi açıdan istikrarsızlaşması pahasına buna boyun eğmektedir. Almanya’daki siyasi sorumlular uluslararası terörizme dair bu seçici algıları sebebiyle sadece kendi inanılırlıklarını zedelemekle kalmamakta; aynı zamanda Türkiye’nin terörle mücadelesini zayıflatmak, kendi vatandaşlarının ve Avrupa halkının güvenliğini tehlikeye atmak gibi sonuçlara neden olmaktadırlar.”

Almanya’da PKK Mitingi – Terörle mücadelede dayanışma nerede?

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, terör örgütü PKK’nın kolu olarak değerlendirilen Nav-Dem’in önderliğinde cumartesi (03.09.2016) günü Köln’de yapılacak gösteri münasebetiyle bir açıklama yaptı. “Köln’deki demokrasi mitingini yüksek sesle eleştiren gazeteci ve siyasetçiler aynı şehirde bir terör örgütünün düzenleyeceği gösteri karşısında nedense birden sessizliğe büründüler. Bu çifte standarda sahip olanlar kendi güvenilirliklerini elleriyle yok ediyorlar.” diyen Yeneroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gösteriyi düzenleyen ve PKK’nın kolu olan örgüt aynen PKK gibi yasaklı durumdadır (§ 8 VereinsG). Ama öyle görünüyor ki bu durum kimseyi ilgilendirmemektedir. Birçok Alman şehrinde her gün terör örgütü PKK’nın propagandası yapılmaktadır. Yasaklı bayraklar ve semboller ortalıkta kol gezmektedir. Köln’deki PKK gösterisinde de aynısı olacaktır. İlginç bir şekilde sözde ‘eleştirel kamuoyu’ndan ise hiçbir tepki gelmemektedir. Gösteri öncesinde ne Emniyet Teşkilatı’ndan bir demeç gelmiş ne de terör propagandası medyada konu edinilmiştir.

Dışarıdaki çatışmaların Almanya’ya taşınmasını istemeyen politikacılar nerede? Her gün Türkiye’nin iç işleri hakkında yorum yapıp duran, ama Türkiye kökenli vatandaşlar demokrasinin güçlendirilmesini amaç edinen bir mitingde birlik beraberlik adına bir araya gelmek istediklerinde rahatsız olan politikacılar bugün neredeler? Köln’de açıktan açığa PKK ile birlik ve beraberlik mitingi düzenleniyor. Vatandaşlık durumlarını sorgulamalar ya da oturum izinlerini iptal etme talepleri nerede? PKK terörü daha bu yıl yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine, binlerce insanın yaralanmasına sebep oldu. Hemen her gün siviller ve güvenlik güçlerine mensup insanlar PKK bombalarıyla kurban ediliyorlar.

Terörle mücadelede Türkiye’yle birliktelik böyle mi oluyor? Anayasayı Koruma Teşkilatı raporlarında da görüleceği üzere, resmî Alman güvenlik raporlarında Almanya’yı geri çekilme, eleman toplama ve finansal destek alanı olarak kullanan bir terör organizasyonuyla tutarlı bir şekilde mücadele edileceğine maalesef bunun tam tersi yapılıyor.

İnsan hakları söz konusu olduğunda Türkiye’ye sürekli parmak sallayan politikacılar PKK’ya karşı umursamaz tavırlarını devam ettirdikleri sürece güvenilirlik olmaktan uzaktırlar. Zira insan haklarının korunması ve uygulanması için terörle mücadele olmazsa olmazdır. Aynı durum kendisini demokrasinin kontrol mekanizması olarak göstermekten geri durmayan, Türkiye’ye sık sık tek taraflı eleştiriler göndermeye pek meraklı iken söz konusu PKK olunca yüzünü başka yöne çeviren medya için de geçerlidir. Aynı medya nedense bir terör organizasyonunun Almanya’da nasıl bu kadar rahat bir şekilde faaliyet gösterebildiğini sorgulamamaktadır. Her tarafa yayılan bu çifte standartlı tutum Almanya-Türkiye ilişkilerine zarar vermekte, Almanya’daki Türklerin mevcut rahatsızlıkları daha da derinleştirmekte, bu sadık topluluğun kendisini yabancı hissetmesine katkı sağlamaktadır.”

Türkiye’nin Terörü Desteklediği İddiasının Tutarsızlığı

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Almanya devlet televizyon kanallarından ARD tarafından yapılan haberde, Almanya Federal İstihbarat Servisi’nin bir raporuna atıfla yer alan iddiaları Deutschlandfunk’a değerlendirdi.

Haberde, Federal Hükûmet’in Türkiye’yi “İslamcıların eylem platformu” olarak nitelediği iddiaları yer alıyordu.

Yeneroğlu Türkiye’nin terör örgütü DAEŞ’le hiçbir zaman beraber olmadığını, hatta diğer ülkeler sadece bu örgüt hakkında konuşurken Türkiye’nin yıllardan beri bunlarla mücadele ettiğini vurguladı. Türkiye’nin terörizmle mücadelede destek beklediğine de dikkat çekti.

Türkiye’nin bölgede barışı sağlamak için bütün aktörlerle çok kapsamlı diyaloglar gerçekleştirdiğinin altını çizen Yeneroğlu; Suriye, Mısır veya Gazze ile olan ilişkilerin Ankara tarafından İsrail’le olan ilişkilerle çelişkili olarak görülmediğini belirtti.

Yeneroğlu Federal Hükûmet’in gizli olarak deklare ettiği dokümanın, bu soru önergesinin arkasında olan kişiler tarafından kamuoyuna sızdırılacağını hesap etmiş olması gerektiğini de vurguladı.

RÖPORTAJIN TAMAMI:

Tobias Armbrüster: Almanya-Türkiye ilişkilerinde yeni bir çatırdama söz konusu. Özellikle de bu hafta Federal Hükûmet’in Türkiye’yi “İslamcıların eylem platformu” olarak itham etmesinden sonra. Federal İçişleri Bakanlığı’na göre bunun kamuoyuna sızması hatadan kaynaklanan bir durum. Ankara Hükûmeti ise öfkeli ve bunu Türkiye’yi yıpratma amaçlı bir başka hamle olarak değerlendiriyor. Zararın boyutu nedir? Bunu konuşacağız. AK Parti Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu Ankara’da telefon hattımızda. Günaydın.

Mustafa Yeneroğlu: Merhaba, günaydın!

Armbrüster: Sayın Yeneroğlu, “AK Parti İslamcıları destekliyor”. Bu haber birilerini şaşırtabilir mi?

Yeneroğlu: Her şeyden önce, Türkiye’ye bakıştaki paradigma değiştiğinde algıların ve gelişmelerin nasıl da dönüştüğünü görmek oldukça enteresan. Yalnızca geçtiğimiz haftaya bakmanız yeterli. Hakikatte olup bitene bakacak olursak, Türkiye’nin Orta Doğu’da etkin konumda bulunan aktörlerle yürüttüğü çok yönlü müzakerelerden kısa süre öncesine kadar nasıl da övgüyle bahsedildiğini görüyoruz. Türkiye bölgedeki bütün yasal yapılarla bölgenin demokratikleşmesi ve barışın sağlanması için çok kapsamlı bir diyalog içerisinde bulunmuştur. Aynı zamanda AB ve Almanya’dan giden maddi desteğin yanında acil yardıma muhtaç Gazze halkının ve Mısır’daki kanlı darbenin mağdurlarının yanında yer almış, son günlerdeki gelişmelerden de anlaşılacağı üzere bütün bunları İsrail’le ilişkilerin normalleşmesine ters hareketler olarak değerlendirmemiştir. Türkiye Suriye’de yaşananlara kulaklarını tıkamamış, diğer ülkeler bu savaştan mağdur olan insanları nasıl kendilerinden uzak tutacaklarının yollarını ararken milyonlarca insanı ülkeye kabul etmiştir.

“TÜRKİYE DAEŞ’LE YILLARDIR EN SERT ŞEKİLDE MÜCADELE ETMEKTEDİR.”

Armbrüster: Peki bu yüzden mi bugün DAEŞ ile beraber çalışmak gerekliydi?

Yeneroğlu: Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Türkiye’nin DAEŞ ile herhangi bir şekilde ortak çalıştığı iddiası hiçbir şekilde gerçeği yansıtmıyor. Tam aksine, Türkiye yıllardan beri DAEŞ ile en sert şekilde mücadele etmektedir. Diğerlerinin mücadelesi ise sözde kalmaktadır.

Armbrüster: Yani Türk Hükümeti ile DAEŞ arasında hiçbir şekilde iş birliği olmadı mı? Görmezlikten gelme, İslamcılara yardımcı olma gibi şeyler?

Yeneroğlu: Tabii ki olmadı. Bugün ortada dolaşan bu haberler bir algı oluşturma süreciyle ve belli bir noktaya odaklanmakla açıklanabilir. Anlatılanların hakikatle hiçbir şekilde uzaktan yakından alakası yok. Hâlbuki daha da sağlam argümanlarla Almanya’nın PKK, YPG ve KPT gibi terörist örgütlere eylemlerini gerçekleştirebilmek adına platform sunduğunu iddia etmek mümkün. Bence bilhassa Federal Hükûmet içerisindeki ilgililerin de zaten gergin olan ilişkileri daha da germemesi uygun olacaktır; hele ki PKK sempatizanları Alman Parlamentosu’nda koruyucu destek sağlarken. Sözde gizli dosyaların ortalarda dolaşması konusuna hiç değinmeye bile gerek yok.

Armbrüster: PKK Almanya’da terörist bir örgüt olarak kabul ediliyor, Hamas aynı şekilde. Buna rağmen AKP Hamas’ı destekliyor.

Yeneroğlu: AK Parti Hamas’ın Filistinlileri temsil eden seçilmiş meşru yasal kanadına, aynen Almanya’nın, AB’nin yaptığı gibi Gazze’de acil yardıma muhtaç insanlara altyapı hizmetlerinin sunulması noktasında finansal destekte bulunmuştur. Bu altyapılar maalesef İsrail tarafından sürekli olarak tahrip edilmiş ve bunun sonucunda da daha fazla mülteci, daha fazla kriz ve tabii ki daha fazla terörizm ortaya çıkmıştır.

Armbrüster:
Sayın Yeneroğlu, bu Hamas’ın Orta Doğu’da terörü destekleyen bir örgüt olmadığı anlamına mı geliyor?

Yeneroğlu: Hamas’ın terörist eylemlerde bulunan bir kanadı da mevcuttur ve bu kesim Türkiye tarafından hiçbir şekilde desteklenmemiştir.

Armbrüster: Ama bunu nasıl ayırt edebilirsiniz ki?

Yeneroğlu: Soruyu bir de şu şekilde soralım: Bir tarafta PKK’nın terörist eylemleri, bir tarafta da Alman Parlamentosu önünde ve bütün büyük şehirlerde PKK’nın bütün yapılanmalarıyla Türkiye’de yürüttükleri terörün propagandasını yapması. Bu ikisini nasıl birbirinden ayırt edebilirsiniz?

Armbrüster: Sayın Yeneroğlu, bunu Federal İçişleri Bakanı’na soracağım. Eğer ona mikrofon uzatma imkânım olursa emin olun ki bunu soracağım. Ama ben size Hamas’ı soruyorum. Hamas’ın terörist kısmı ile sizin bahsettiğiniz sivil kısmını nasıl birbirinden ayırt ediyorsunuz.

Yeneroğlu: AB nasıl ayırt ediyorsa biz de öyle ediyoruz. AB, Gazze’deki insanların yaşanan felaketlerden dolayı daha da çaresiz hâle gelerek İsrail tarafında sivillerin ölümüne yol açacak terör eylemlerine meyletmemeleri için Gazze’deki duruma yüz milyonlarca avroluk destekte bulunuyor.

“İLİŞKİLERİ DAHA DA KÖTÜLEŞTİRMEMEK ALMAN TARAFININ SORUMLULUĞUNDA.”

Armbrüster: Federal İçişleri Bakanı son günlerde bu dokümanla ilgili olarak yaşananların çok da kötü olmadığını ifade etti. Bu dokümanda yazılanları Türkiye’deki gerçeklerin bir özeti olarak değerlendirdi. Bu ifade hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yeneroğlu: İlişkileri daha da kötüleştirmemek adına daha bariz adımlar atma sorumluluğu Almanya tarafındadır. Zira teröre destek verme ithamı öylece kenara bırakılacak bir husus değildir. Türkiye birçok cephede uluslararası teröre karşı mücadelesini sürdürmektedir ve müttefiklerinden haklı olarak bu zorlu mücadelede destek beklemektedir. Fakat tam aksine, her geçen gün bu tarz gereksiz kışkırtmalarla ilişkiler akamete uğratılmaktadır. Burada çok önemli bir husus daha vardır; Federal Hükümet’in bu cevabı Sol Parti milletvekili Sevim Dağdelen’in soru önergesine karşı formüle etmiş olması çok rahatsız edicidir. Burada bu bilgilerin medyaya iletileceğinin en azından öngörülebilmesi gerekirdi. Çünkü herkesin bildiği üzere Sevim Dağdelen diğer bazı milletvekilleri gibi yasaklı terör örgütü PKK’nın çıkarları için hareket etmekte ve Türkiye ile Almanya arasında iyi ilişkilerin olmaması adına elinden geleni yapmaktadır.

Armbrüster: Sayın Dağdelen Alman Parlamentosu’nda seçilmiş bir milletvekili olarak görev yapmaktadır ve hangi partiden gelirse gelsin, Federal Hükûmet soru önergelerini normal olarak cevaplamaktadır.

Yeneroğlu: Evet, ama ikimiz de bu bilgilerin gizli olduğunu biliyoruz. Ayrıca PKK aktivistlerinin PR çalışmalarıyla Alman dış politikasına yön verebiliyor olduğunu görmek oldukça endişe vericidir. Siz bunda bir sorun görmüyorsanız, bir şey demiyorum.

“SORU ÖNERGESİNİN ARKASINDA OLAN KİŞİLERİN PLANLI BİR EYLEMİ”

Armbrüster: Yani bunun Federal Hükümet’in planlı bir eylemi mi olduğunu düşünüyorsunuz?

Yeneroğlu: Hayır, Federal Hükümet’in değil ama soru önergesinin arkasında olan kişilerin planlı bir eylemidir bu.

Armbrüster:
Sayın Yeneroğlu, ben şimdi bu dokümanda yer alan DAEŞ ile iş birliği yapıldığı ithamına gelmek istiyorum. Ben bu konuyu…

Yeneroğlu: Bu dokümanda öyle bir şey yazmıyor.

Armbrüster: Müsaade edin. Ben bu konuyu dış basından da takip ediyorum. Bu yayın organlarında uzmanlara DAEŞ ile Türkiye hakkında soru sorulduğunda sürekli olarak tekrarlanan, Türkiye’nin geçmiş yıllarda, özellikle de DAEŞ’in ilk yıllarında bu terör örgütünü aktif ve pasif olarak desteklediğinin çok açık olduğu. Ama siz diyorsunuz ki bu iş birliği hiçbir zaman gerçekleşmedi. Bu sizin inandırıcılığınızı zedelemiyor mu?

Yeneroğlu: Uzmanlar Türkiye’nin DAEŞ’i desteklediğini söylemiyorlar. Uzmanların söylediği şu: Türkiye Suriye’deki muhaliflerin oluşturduğu ittifakı destekledi ve bu ittifakta o zamanlar DAEŞ’in bazı kolları bulunmaktaydı, daha doğrusu bunlar daha sonraları DAEŞ’e dönüştüler. Bu ikisi arasında büyük bir fark var. Ayrıca bu kanlı diktatöre karşı muhaliflerin desteklendiği o zamanlarda Türkiye uluslararası toplum ile beraber hareket etti, AB ve ABD ile birlikte bu ittifakı destekledi.

Armbrüster: Yani DAEŞ militanlarının Türkiye üzerinden Türk resmî makamlarının bilgisi dâhilinde Suriye’ye geçiş yaptıklarını söyleyen raporların yanlış olduğunu mu iddia ediyorsunuz?

Yeneroğlu: Bunlar yanlış değil, kısmen doğru. Bunlar en az bu militanların Almanya’dan, Fransa’dan ve diğer Avrupa ülkelerinden Türkiye’ye gelip Suriye’ye geçiş yaptıkları kadar doğru.

Armbrüster: Ama Türkiye’nin burada hiçbir suçu yok.

Yeneroğlu: Almanya ne kadar suçluysa, Fransa ne kadar suçsuzsa Türkiye de o kadar.

Armbrüster: Deutschlandfunk radyosunda AK Parti Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu Ankara’dan konuğumuz oldu. Görüşme için teşekkür ederiz!

Yeneroğlu: Teşekkürler.