Seçim süreci ve yurt dışındaki vatandaşlarımızın meselelerini Kanal Avrupa’da değerlendirdik.

Seçim sürecini ve yurt dışındaki vatandaşlarımızın meselelerini Kanal Avrupa’da yayınlanan Ateş Çemberi programında değerlendirdik.

Zeytin Dalı Harekâtı ve dünyadaki yansımaları [KANAL 7 – 23.03.2018]

 

Zeytin Dalı Harekâtını ve dünyadaki yansımalarını Kanal 7’de yayınlanan İskele Sancak programında değerlendirdik. 

Mein Interview heute morgen im SWR 2 zur Operation der Türkei gegen die YPG in Syrien.

‘Afrin wird seit vielen Jahren von der Terrororganisation  PKK genutzt, um dort Anschläge in der Türkei vorzubereiten und durch eingesickerte Terroristen durchzuführen.’

Zum Text: https://www.swr.de/-/id=20941030/property=download/nid=660264/13nvy4y/swr2-tagesgespraech-20180221.pdf

Türkiye-Almanya ilişkilerindeki son durumu TRT Haber’de değerlendirdik.

TRT Haber’de yayınlanan Haber Ajandası programında Başbakan Yıldırım ve Şansölye Merkel görüşmesi çerçevesinde Türk-Alman ilişkilerinin son durumunu değerlendiren AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, “Türkiye ve Almanya arasında dünyada eşi benzeri olmayan bir ilişki söz konusu. Orada 3 milyon insanımız var. Türkiye dışında bu kadar fazla insanımız başka hiçbir yerde yaşamıyor. Son haftalarda ilişkilerin yeniden normalleşmesi, nesnel bir zemine girip meselelerin bu düzeyde konuşulmasıyla ilgili bir süreç işliyor. Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın, Dışişleri Bakanımızın yoğun temasları ile bu noktaya geldik. Ancak söylem düzeyinde ilişkilerin normalleşmesinin ötesinde farklı düşündüğümüz hususlar var. Bunlar masaya yatırılacak. Başbakanımızın gündeminde özellikle Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eden PKK unsurlarının Almanya’da engellenmesi ve yasaklanması, aynı zamanda Afrin Operasyonu ile ilgili fikir teatisinde bulunulması ve yine Almanya’nın daha güçlü bir biçimde Türkiye’nin NATO müttefikliği çerçevesindeki pozisyonunu savunması, AB süreci, Gümrük Birliği ve vize serbestisi gibi pek çok konu var.” dedi.

Interview mit Deutschlandfunk zur türkischen Militäroperation in Afrin

,,[Die Bodenoffensive läuft] auf Grundlage von Artikel 51 der UN-Charta, welcher jedem Land ein Recht zur Selbstverteidigung gibt und damit sich die Türkei auch auf allgemeines Völkerrecht berufen kann.’’

,,Sie können in den Berichten von Human Rights Watch, von Amnesty International und in den Berichten des UN-Hochkommissars für Menschenrechte lesen, dass die PYD bei der Einnahme vieler syrischer Dörfer Zivilisten umgebracht, willkürlich Menschen verhaftet und entführt, unzählige Dörfer zerstört hat und Kindersoldaten rekrutiert.’’

,,Wenn man die deutsche Sicherheit am Hindukusch verteidigen kann und die amerikanische Sicherheit auch überall auf der Welt, dann dürfte es doch wohl selbstverständlich sein, dass die türkische Sicherheit zumindest an der eigenen Grenze auch verteidigt werden können muss.’’

,,Gerade letztes Jahr sind über 700 Angriffe von der PYD auf die Türkei verwirklicht worden.’’

Für den Volltext des Interviews bitte folgenden Link klicken: http://www.deutschlandfunk.de/offensive-gegen-kurden-miliz-in-syrien-die-tuerkei-kann.694.de.html?dram:article_id=409158

 

 

 

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Bütçesine Dair TBMM Genel Kurulu Konuşması [13.12.2017]

Sayın Başkan,

Çok Değerli Milletvekilleri,

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Bütçesi üzerinde grubumuz adına konuşma yapmak üzere söz almış bulunmaktayım.

Ülkemizin en önemli gerçeklerinden biri olan ‘yurt dışında yaşayan Türkler’ meselesi, hem milletimizin asli bir parçası olan bu kesime karşı taşıdığımız sorumluluk hem de devletimizin taşıdığı anayasal görev gereği AK Parti hükûmetlerinin önemli icraat alanlarından biri olmuştur.

Öte yandan, başka bir ülkede üniversite eğitimi gören öğrenciler, uluslararası beyin göçü kapsamında her bir ülke için geleceği etkileyici nitelikte bir rekabet alanı haline gelmiştir. Son birkaç yılda ülkemizin bu alanda bir çekim merkezi olması yönünde köklü kurumsal değişiklikler yaşanmıştır.

Yine Orta Asya, Balkanlar, Afrika ve Ortadoğu bölgelerinde tarihi ve kültürel bağlarımızın bulunduğu topluluklara karşı taşıdığımız sorumluluğumuzu da yerine getirmeye devam ediyoruz.

2010 yılında ülkemizin bu üç temel alandaki dış politika faaliyetlerini tamamlayıcı nitelikte çalışmalar yürütmek üzere kurulan YTB, geride bıraktığımız yedi yıllık dönem içerisinde her bir alanda nitelikli yeniliklere imza atmıştır.

2018 yılı, YTB için inşallah yeni bir atılım yılı olacaktır.
……

Değerli Arkadaşlar,

Kitlesel işçi göçü sonrası bugün itibarıyla 6 milyonu aşan Türkiye diasporası önemli bir kaynaktır.

Diasporaların ‘dünyayı anavatana’, ‘anavatanı ise dünyaya’ bağlayan büyük bir zenginlik oluşturduğu unutulmamalıdır. ‘Diasporalar sermaye, kültürel işbirlikleri, bilgi ve yeni teknolojilerin gelişmesini sağlayabilmekte; sosyal kalkınma, büyüme olanaklarında, geliştirilmesinde kritik bir rol oynayarak ülke ve pazarlar arasında bağlantıda doğal elçi ve köprü görevi görebilmekte, anavatanlarına döndüklerinde ise yanlarında tecrübeler, başarı hikayeleri ve iletişim ağları getirebilmektedirler.

Türkiye, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının kurulmasıyla birlikte aktif diaspora politikaları sürecine girmiş ve bugün itibarıyla hayli ilerletmiştir.

YTB ile birlikte yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız için sessiz devrimler gerçekleştirilmiştir.

Bir zamanlar yurt dışındaki vatandaşlarımızın siyasal katılımı hayaldi. Bugün artık gerçektir.

Ak Parti iktidarı öncesi yurt dışındaki vatandaşlarımız öncelikle döviz aracı olarak görülüyordu. Bugün Almanya, Fransa, Avustralya ve ABD gibi ülkelerde yaşayan vatandaşlarımızın kurdukları sivil toplum kuruluşları, başta anadil eğitimi ve kültürel değerlerin güçlendirilmesi olmak üzere birçok faaliyetler için proje desteği almaktadırlar. Yine bugün yurt dışındaki Türk toplumunun içinden topluma öncülük yapacak ihtisas sahibi elitlerin yetişmesi ve toplumun meselelerini temsil etmesi için yükseköğretimde burs programları uygulanmaktadır.

Diğer tarafta uluslararası öğrencilere ülkemizde profesyonel, bütüncül, kapsamlı ve sistematik bir çerçevede eğitim imkânı sunmak ve böylelikle ülkemizin çekim merkezi haline gelmesi, bir dönem hayaldi, bugün gerçek oldu.
……

Saygıdeğer Vekillerim,

Bugün diasporamızın ekseriyetini oluşturan yurt dışında doğup büyüyen gençlerimizin anavatanları Türkiye ile olan bağlarını güçlendirici programlar ve projeler maalesef geçmişte geliştirilememiştir. Hâlbuki yurt dışındaki Türk toplumunun anavatanları ile olan ilişkilerinin geleceği açısından bu husus hayati derecede önem taşımaktadır.

Tam da bu noktada bugün çok farklı bir yerdeyiz.

Zira YTB’nin vermiş olduğu gençlik köprüleri proje destekleriyle 2014-2017 yılları arasında yurt dışında yaşayan toplam 5 bin gencimiz Türkiye’ye gelerek, anavatanlarını daha yakından tanıma imkânı bulmuşlardır.

Ayrıca yine YTB, başlattığı “Türkiye Stajları” programıyla yurt dışındaki gençlerimiz için bir ilke imza atmıştır. Yurt dışındaki binlerce gencimizin Türkiye’deki iş piyasasını daha yakından tanımaları için staj tecrübesi çok önemlidir.

Başlatılan pilot proje kapsamında 2017 yılında 12 ülkeden 160 öğrencimiz ülkemizdeki çeşitli kurum ve kuruluşlarda staj yapmıştır. Bu pilot çalışmanın gelecek yıllarda her yıl binlerce gencimize hitap eden bir proje olacağını inşallah hep birlikte göreceğiz.

Bunların dışında yurt dışındaki vatandaşlarımıza yönelik kamu hizmetlerinin kolaylaştırılması ve artırılması yönünde atılması gereken adımlar bulunmaktadır. Bu noktada Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın söz konusu konuları kamu nezdinde takip etmesi milyonlarca insanımızın ihtiyacına cevap vermektedir.

Mavi kartla ilgili meseleler, dövizle askerlik hususu, yurt dışında alınan boşanma kararlarının ülkemizde tanınması, yurt dışından alınan meslek diplomalarının tanınması gibi onlarca konu yurt dışındaki insanlarımızı doğrudan ilgilendiren ve çözüm aşamasında olan meselelerdir.

YTB’nin yurt dışındaki vatandaşlarımıza yönelik 2011-2016 yılları arasındaki proje destek harcamalarına baktığımızda toplamda 466 projenin 37 milyon TL (37.283.082,56) üzerinde bir bütçeyle desteklendiğini görüyoruz. Bu destek AK Parti iktidarıyla şekillenen güçlü Türkiye’nin yurt dışında yaşayan milyonlarca insanına yönelik değişen bakış açısını ortaya koymaktadır.
……

Ülkemizde eğitim gören uluslararası öğrencilerle ilgili ise Türkiye bugün çok farklı bir noktadadır.

Bugün dünyanın 160 ülkesinde yaklaşık 150 bin Türkiye mezunu bulunmaktadır. Türkiye Bursları ismiyle bir uluslararası markanın bu alanda yer edindiğine hep birlikte şahit oluyoruz.
2017 yılında Türkiye Burslarına 163 ülkeden yaklaşık 107 bin başvurunun yapılmış olması, bu markaya olan ilgiyi göstermektedir.

Bu ilgiye karşı yıllık sadece 5 bin uluslararası öğrencinin burslandırılabilmesi, altyapının güçlendirilmesi gerektiğini gözler önüne sermektedir.

Saygıdeğer Vekiller,

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığımız gelecekte bütçe ve personel itibarıyla güçlendirilmesi gereken kurumlarımızın başında gelmektedir.

Zira içinde bulunduğumuz dünyada ‘insan sermayesi’ daha da kritik bir noktaya gelmiştir. Dolayısıyla insana yatırım yapan bir kurum olarak YTB, uluslararası siyasette ülkemizin önünü açmaya yönelik adımlar atmaktadır.

Bu düşüncelerle Yüce Meclisimizin siz değerli üyelerini tekrar saygıyla selamlıyor, Genel Kurula başarılar diliyorum.

Almanya’da hükümet kurma çabalarını ve Türkiye-Almanya ilişkilerini Kanal 24’te “Soru-Yorum” programında değerlendirdik. [Kanal 24]

Kanal 24’te yayınlanan “Soru-yorum” programına katılan AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu Almanya’da seçim sonrası hükümet kurma çabalarına ve Türkiye-Almanya ilişkilerine dair değerlendirmelerde bulundu. Yeneroğlu, “Almanya’da son seçimlerde sol bölününce ilk defa meclise altı parti girdi. Ayrıca 2. Dünya Savaşı’ndan sonra da ilk kez ırkçı bir parti mecliste yer almış oldu. Böyle olunca denklem değişti. Aynı zamanda çoğunluk oluşturma imkanları da değiştiği için altı partili bir mecliste koalisyon kurmak biraz zorlaştı. Merkel, retoriği çok güçlü olmayan, uyum üzerine olan, tartışmalı konularda polemiklerden uzak duran, teknik bir Başbakan görüntüsü veren bir lider. Aslında kazanılan başarılar son büyük koalisyonun küçük ortağı olan Sosyal Demokratlara da mal edilmesi gerekirken, Hristiyan Demokratlara veya Merkel’in şahsına mal edildi. Bunun da hep ezileni Sosyal Demokratlar oldu. Bu sebeple Sosyal Demokratlar seçim gecesi ilk yaptıkları açıklamada büyük koalisyon kurmayacaklarını, muhalefette yer alacaklarını ifade ettiler. Bundan hareketle Jamaika Koalisyonu olacağına dair ümitler oluştu. Koalisyon öncesi görüşmeler başladı. Bir aya yakın bu görüşmeler sürdü. Artık bu koalisyonun kurulamayacağına dair kanaat var ki; Liberal Demokratlar geçen hafta koalisyon görüşmelerine giremeyeceğiz dediler. Şu an Almanya’da belki de son 40-50 yılda hiç akla gelmeyen bir kriz algısı oluştu.” dedi.

Almanya’ya göçün ilk yıllarını ve yurt dışındaki Türklere bakış açısının değişmesi gerekliliğini Türkiye’nin Sesi Radyosu “Meclis Gündemi” programında ele aldık.

Türkiye’nin Sesi Radyosu “Meclis Gündemi” porgramına konuk olan AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu Almanya’ya göçün ilk yıllarını anlattı. TBMM bünyesinde “Göç ve Diaspora Komisyonu” kurulması için hazırladığı kanun teklifine dair değerlendirmelerde de bulunan Yeneroğlu, “Diaspora anavatanı dışında yaşayan dil, kültür, din gibi ortak özellikleri bulunan ve anavatana yönelik ortak tasavvuru olan bir topluluğu ifade eder. Gurbetçi düşüncesinin artık aşılması lazım. Türkiye’nin yurt dışında altı milyonluk bir diasporası var. Altı milyonun yarısı da Almanya’da yaşıyor. Bu insanların Türkiye’den beklentileri ve ülkemizinde anayasal zorunlulukları var. Bu konuda Türkiye’de son yıllarda olağanüstü çalışmalar yapıldı. Diapora politikalarının temel ayağı olan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın kurulması, yurt dışı eğitim politikaları çerçevesinde Maarif Vakfı’nın ve kültür politikaları kapsamında da Yunus Emre Enstitüsü’nün kurulması gibi. Ancak Mecliste bu konularla ilgili çalışmaları denetleyen bir mekanizma yok. Ayrıca göç politikalarının takip edilmesine ve bu konular hakkında kamuoyunun aynı zamanda diasporanın bilgilendirilmesine ve bilinçlendirilmesine ihtiyaç var. Türkiye’de diasporanın çok ciddi bir kazanım olabileceğinin farkına varılması ve bununla ilgili alt yapı oluşturulması gerekiyor. Eksikliklerin giderilmesi ve bakış açısının değiştirilmesi şart. Meclis komisyonunun buna hizmet edeceği kanaatindeyim. Hem yurt dışındaki vatandaşlarımıza hem de ülkemizdeki yabancıların toplumumuzla ahenk içinde yaşayabilmesi için eksiklikleri giderme konusunda yürütmeye politikalar önerebileceğini düşünüyorum.“ dedi.

“Terör örgütü propagandasının komisyonumuz bünyesine taşınmasına fırsat vermeyeceğiz”

Terör örgütü PKK’nın üst düzey yöneticilerinden Hülya Eroğlu’nun cenaze törenine katılan HDP’li milletvekillerine tepki gösteren AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, “TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi olan Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp’in terör örgütü PKK’nın üst düzey yöneticilerinden birisinin cenazesine katılmasının hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini ifade etmek istiyorum. Sibel Yiğitalp komisyonumuzun üyeliğine yakışmayan bir harekette bulunmuştur. Dolayısıyla TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu olarak, Sibel Yiğitalp’in terör örgütü propagandasını komisyonumuz bünyesine taşımasına fırsat vermeyeceğiz. Kendisinden komisyon üyeliğinden istifa etmesini ve komisyon çalışmalarına gölge düşürmemesini beklemekteyiz.” dedi.

Irkçı Terör Örgütü NSU’nun ortaya çıkışının 6. yıl dönümüne dair basın toplantısı [03.11.2017]

AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, ırkçı terör örgütü NSU’nun (Nasyonal Sosyalist Yeraltı) ortaya çıkışının 6. yıl dönümü sebebiyle yaptığı basın toplantısında “4 Kasım tarihi işlediği birçok suçun yanında 8’i Türk 10 kişiyi katleden ırkçı terör örgütü NSU’nun (Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü) 2011 yılında ortaya çıkışının yıl dönümü.

2000-2007 yılları arasında Nürnberg’de Enver Şimşek, Abdurrahim Özüdoğru ve İsmail Yaşar; Hamburg’ta Süleyman Taşköprü; Münih’te Habil Kılıç; Rostock’ta Mehmet Turgut; Dortmund’ta Mehmet Kubaşık ve Kassel’de Halil Yozgat adlı en genci 21, en yaşlısı 50 yaşında olan 8 vatandaşımız ırkçı terör örgütü NSU’nun kurbanı olmuştur.

Bugün maalesef ki; NSU terör örgütünün deşifre olmasının üstünden 6 yıl geçmiş ancak NSU cinayetlerinin ardındaki sır perdesi henüz aydınlatılamamıştır. Merkel’in verdiği, ‘NSU olayı tüm boyutlarıyla aydınlanacak’ sözü yerine getirilmezse, bu konuyla ilgili araştırma komisyonu kurulmasını Meclise önereceğim. Bir heyetle bizzat süreci yerinde inceleyerek olayın üzerine gideceğimizi belirtmek istiyorum.” dedi.