AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Türkiye Hahambaşılığı ve Türk Musevi Cemaati tarafından Edirne Büyük Sinagog’da düzenlenen iftar programına katıldı. Yeneroğlu programda yaptığı konuşmada, Türkiyeli Musevi topluluğun, hangi inançları kabullendiklerine, nasıl yaşadıklarına bakılmaksızın, dünyanın herhangi bir ülkesinde uygulanan politikalardan bağımsız olarak Türkiye’nin asli unsurlarının başında geldiklerini vurguladı. Yeneroğlu ayrıca, “Birlikte yaşadığımız bu coğrafyada farklılıkları bir zenginlik olarak gören bir anlayışla ötekileştirmeye, kin ve nefrete, düşmanlık üreten tüm söylemlere karşı ortak mücadelemiz, bugün olduğu gibi bundan sonra da devam etmek durumundadır. Bu yalnızca insan hakları başta olmak üzere çağdaş değerler açısından değil tarihi birikimimizin de bize yüklediği bir sorumluluktur.” değerlendirmesinde bulundu.

KONUŞMA METNİ

Saygıdeğer Hanımefendiler, Beyefendiler,

Hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyor, Ramazan’ın hepimize iyilik ve güzellikler getirmesi temennisi ile sözlerime başlamak istiyorum.

İnsanın varlık âleminden soyutlandığı, bedensel arzularını kısıtladığı ve manevi hayata yoğunlaştığı Ramazan ayı, bizleri geçici dünya heveslerinden kalıcı olan değerlere sevk etmektedir. Bu anlamda hemen her dinde karşılaştığımız oruç, bireysel anlamda bir iç âlem tecrübesi olduğu gibi, toplumsal açıdan da büyük bir anlam taşımaktadır. Öte yandan aşırı dünyevileşmenin neden olduğu büyük israf, gelir dağılımındaki ürkütücü dengesizlik, açlık ve savaşlar nedeniyle çocuk ölümleri; kendimizi sorgulayamamanın ve başkalarını düşünememenin bir sonucu değil mi?

Dinlerin bizleri çağırdığı ruhani derinleşmeden, sosyal adaletten, yardımseverlikten oldukça uzakta olan bu durumdan insanlığı arındıracak bir oruca ihtiyaç bulunmaktadır. Bu sözleri Edirne sinagoğunda ifade ediyor olmamın ne kadar büyük bir anlam taşıdığını takdir edeceksiniz. 15. Asırda tarihin şahit olduğu o büyük serencam sonrası, Osmanlı coğrafyasına göç eden Musevi topluluğun temellerini oluşturan bir mekândayız. Tarihin yeniden vücut bulduğuna tanıklık ediyoruz, ki bu durum, Cumhuriyetimizin idamesi ve ortak geleceğimiz açısından büyük bir anlam taşımaktadır. Siyasette, akademide, kültür ve sanat dünyamızda her zaman hatırımızda tutmamız gereken husus: içerisinde yaşadığımız coğrafyanın, dönem dönem zorluklar yaşansa da, farklılıkları içselleştirmeyi kendisine kimlik edinmiş olmasıdır.

Türkiyeli Musevi toplumu, hangi inancı kabullendiklerine ve nasıl yaşadıklarına bakılmaksızın; Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın herhangi bir ülkesinde uygulanan politikalardan bağımsız olarak, her şeyden önce ülkemizin asli unsurudur. Birlikte yaşadığımız bu coğrafyada farklılıkları zenginlik olarak gören bir anlayışla ötekileştirmeye, kin ve nefrete, düşmanlık üreten antisemitizm ve İslam düşmanlığına karşı ortak mücadelemiz her gün devam etmelidir. Bu yalnızca insan hakları başta olmak üzere çağdaş değerler açısından değil, tarihi birikimimizin bizlere yüklediği bir sorumluluktur.

Sizler bir süre önce Pesah bayramını kutladınız, esaretten kurtuluşun bir hatırası olan bu bayram yeryüzünde barışın ve adaletin ne derece önemli olduğunu insanlığa öğretmekteydi. Yakın bir zamanda bizler de Ramazan Bayramını idrak edeceğiz. İnsanın aç kalarak bireysel zaaflarından arındığı, başkalarıyla dertlenmeyi öğrendiği bir ayı tamamlayacağız.

Değerli Hanımefendiler, Beyfendiler

Hepimiz bir hakikatin peşindeyiz; mutlak iyinin, mutlak doğrunun ve güzelin peşinde. Oruç bizlere benliğimizden sıyrılarak başkalarını düşünmeyi, ortak yaşamı ve ortak geleceği öğütlüyor.

Bu duygu ve düşüncelerle davetinizden dolayı teşekkür ediyor, tüm katılımcıları saygıyla selamlıyor, tatlı sohbetler diliyorum.

Connect with Me: