20 Haziran Dünya Mülteciler Günü nedeniyle ülkemizdeki mülteci olgusuna dikkat çeken AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, “Mültecileri misafir eden ülkeler, sergileyecekleri dayanışmayla, insanlık sınavını ya kazanacak ya da kaybedeceklerdir. Ülkemizde son aylarda yaşanan ırkçı hadiseler, mültecilere yönelik örnek dayanışmamızı gölgelemiştir. Elbette çoğunluk toplumun endişeleri ciddiye alınmalıdır. Diğer tarafta mültecilerin geçici olduğu varsayımı gerçekçi değildir, katılım politikaları zorunludur.” hatırlatmasında bulundu. Yeneroğlu ayrıca şunları kaydetti.
“Uluslararası dayanışmanın zorunlu olduğu meselelerin başında hiç şüphesiz mülteci olgusu geliyor. Nitekim BM Mülteci Örgütü’nün verilerine göre, dünyada her iki saniyede bir insan yurdundan kovulmakta, 70 milyon kişi savaş, çatışma, siyasi baskı, doğal afet veya ekonomik dar boğaz gibi nedenlerle zorla yerinden edilmiş bir şekilde yaşamaktadır. Bunların 25,9 milyonunu başka ülkelere göç etmek zorunda kalan insanlar oluşturuyor. Bu olgu, uluslararası topluluğa insani sorumluluk yüklüyor.
Bu sorumluluğu yerine getirmek için uluslararası kuruluşların ve ülkelerin, kalıcı politikalar uygulamaları önem arz ediyor. Özellikle de mülteciler için hedef ülke konumundaki ülkemizde ve Avrupa ülkelerinde, insan hakları ve uluslararası hukuk ölçeğinde, eğitim ve iş hayatında entegrasyonun sağlanması ve yabancı düşmanlığıyla etkin mücadele edilmesi, uzun vadede hem mültecilere hem de ülkelere fayda sağlayacaktır. Oluşacak toplumsal ve kültürel zenginlik, -ırkçı yaklaşımların aksine- ülkelerin refah seviyesini yükseltecektir. Söz konusu ülkeler, mülteci akımının neden olduğu krizi fırsata dönüştürdükleri ölçüde ‘öteki’yle olan sınavı geçeceklerdir.
İnsani sorumluluğu yerine getirme noktasında azami gayret gösteren ülkeler arasında Türkiye’miz ön sıralarda yer almaktadır. Bugün 3,5 milyonu aşkın Suriyeli ülkemizde yaşamaktadır. Milletimizin misafirperverliği ve hükümetimizin çalışmalarıyla, dünya çapında örnek bir dayanışma sergiledik. Ancak son zamanlarda yaşanan bazı gelişmeler bu dayanışmayı gölgeledi. Bolu Belediyesi tarafından mültecilere yönelik yardımların ırkçı söylemlerle kesilmesi, Mudanya’da mültecilere sahil yasağının getirilmesi, ülkemizde de Batı Avrupa ülkelerinde tanık olduğumuz türden kurumsal ırkçılığın yaşanabileceğini gösterdi. Elbette çoğunluk toplumun endişeleri ciddiye alınmalıdır. Aksi takdirde genelleştirme ve ırkçı söylemler zamanla artacak, felaketlerin önüne geçilemeyecektir. Ancak siyasetçilerin ve medyanın müşahhas olguları genelleştirip ötekileştirmelerine karşı direnç geliştirilmelidir. Aynı zamanda mültecilerin geçici olduğu varsayımı büyük bir ekseriyeti için gerçekçi değildir, katılım politikaları zorunludur. Aynı zamanda uluslararası topluluk, ilticanın sebepleri üzerinde durmalı, ortak girişimlerle sorunları yerinde çözmeye katkıda bulunmalıdır. Aksi takdirde son yirmi yılda bir misli artan iltica zorunluluğu, daha da artmaya devam edecektir.
Bu düşüncelerle, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde, yeryüzündeki tüm mültecilerle beraber olduğumuzu hatırlatıyor, uluslararası kuruluşları ve devletleri bu konuda daha fazla dayanışma göstermeye davet ediyorum.”