Bundan tam 56 yıl evvel bugün, Türkiye ile Belçika arasında imzalanan işgücü anlaşması yüz binlerce vatandaşımızın hayatını etkilemiştir. Bugün sayıları 260 bini aşan Belçika’daki Türk toplumunun toplumsal hayata katkısı, niceliğinden çok daha fazladır. Büyük bir çoğunluğunun aynı zamanda Belçika vatandaşı olduğu Türk toplumu eğitimden ticarete, kültür sanattan politikaya geniş bir yelpazede hayatın her alanında aktif olarak varlığını sürdürmektedir. Tüm bunların yanı sıra oluşturdukları iş sahaları ile ülkenin ekonomisine artı değer katan vatandaşlarımız, Belçika’da yeni istihdam fırsatları ile ülkenin kalkınmasına da destek olmaktadırlar.

Belçika’daki Türk toplumunun ülkenin geleceğine ve birlikte yaşama kültürüne sunduğu katkılar bunlarla sınırlı değildir. Türk toplumu yerel ve federal düzeyde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ile Belçika’nın sosyal ve siyasal hayatına da katılımda bulunmaktadırlar. Bu noktada gerek eğitim, iş hayatı gibi konularda gerekse sivil toplum gibi toplumsal alanlarda Türk toplumunun sağladığı artı değer yalnızca kendileri için değil, diğer göçmen toplumlar için de büyük bir kazanım sağlamaktadır.

Son yıllarda, aşırı sağ hareketlerin yükselmesi ve bu durumun merkez siyasetin söylemlerine de yansıması göçmen toplumlar için git gide daha endişe verici bir tablo meydana getirmektedir. Bugün yarım asrı Belçika’da yaşamış bir topluluğun üyeleri olarak Türklerin çift dillilik, çifte vatandaşlık veya çift kültürlülük gibi Türkiye ile Belçika’ya olan ortak aidiyeti gösteren vasıfları daha büyük önem arz etmektedir. Özellikle eşit vatandaşlık durumunun güçlenmesi için eğitim ve iş hayatında değer üretilerek aktif olunması, sosyal hayatta ise dernekler, cemiyetler ve diğer sivil toplum kuruluşları ile Belçika’da karşılaşılabilecek olası krizlerin, ötekileştirme, dışlama ve ırkçılığın önlenmesinde büyük bir rol oynayacak bunun yanı sıra birlikte yaşama kültürüne önemli bir katkı sunacaktır.

Öte yandan anavatanla olan bağın korunması ve güçlendirilmesi de Belçika’daki Türk toplumu için vazgeçilmez ana misyonlar arasında yer almalıdır. Maalesef Türkiye’de demokrasiyi zayıflatan iç gelişmeler ve bunlarla ilintili dış politikada kullanılan popülist söylemler Belçikalı Türk toplumunu da sıkıntıya sokmaktadır. Diaspora politikalarında rasyonel bir politika üretilememiş olması da olumsuz etkenlerin başındadır.

Belçika’daki Türk toplumunun kalıcılığı için dil ve kültürel açıdan anavatanla olan bağlılığın sürdürülmesi kadar göçmen olmanın bir getirisi olarak elde edilen kültürel zenginliklerin ve her iki birikimin canlı tutulması da büyük önem taşımaktadır. Bu durum, Belçika’daki çok kültürlülüğe ve birlikte yaşama kültürüne de katkı sunacaktır.

Bu vesileyle, Türkiye-Belçika İşgücü Anlaşması’nın 56. yıl dönümünde birinci nesli saygı ile anıyor; Belçikalı Türk toplumunun yarım asrı aşan bu yolculuğunda iki ülke arasında güçlü bir köprü kuran tüm vatandaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum.

Connect with Me: