AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maizière’in, kimin Avrupa Birliği’ne girip giremeyeceğine karar vermek için Türkiye’de büyük mülteci kamplarının kurulması ve mültecilerin ilk önce orda toplanması teklifini, „Türkiye’nin kendisini, Avrupa Birliği için mülteciler toplama merkezi olarak konumlandırması gerektiğine ilişkin bir sebep göremiyorum.“, açıklamasıyla eleştirdi.
Yeneroğlu yaptığı açıklamada, “Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maizière’in açıklaması şaşırtıcıdır. Türkiye’de bulunan mültecilerin neredeyse tamamı savaş bölgelerinden gelen insanlardır. Sayın de Maizière’in hangi kriterlere göre mülteciler arasında seçim yapmak istediği, şu ana kadar kamuoyuna sunmadığı detaylı bir açıklama ve çok iyi bir izahata gerek duymaktadır.
Ayrıca Türkiye zaten 2 milyon mülteciyi mesleki durumları, eğitim düzeyleri ve iş piyasasına uyum şartlarından bağımsız bir şekilde korumaya almıştır. Mültecilerle ilgili her zaman insani bakış açısı ön planda tutulmuştur.
Arzumuz, Avrupa Birliği’nde de mülteciler hakkında daha insani bir anlayışın hâkim olmasıdır. Nobel Barış Ödülü sahibine, güvenlik çitlerini yükseltmek yerine böyle bir anlayışı benimsemesi daha çok yakışırdı.”, dedi.
Federal Almanya İçişleri Başkanı Thomas de Maiziere’nin vermiş olduğu demeç
_____________________________________________
DEUTSCHE ÜBERSETZUNG
Die Türkei ist kein Flüchtlingslager der Europäischen Union
“Ich sehe keinen Grund, warum die Türkei sich zum Auffanglager der Europäischen Union für Flüchtlinge machen sollte”, so der AK Partei-Abgeordnete Mustafa Yeneroğlu zum Vorschlag von Bundesinnenminister Thomas de Maizière, große Flüchtlingslager in der Türkei zu errichten, um von dort zu entscheiden, wer in die Europäische Union darf und wer nicht. Yeneroğlu weiter:
“Der Vorschlag von Bundesinnenminister Thomas de Maizière ist irritierend. Nahezu ausnahmslos stammen Flüchtlinge, die in der Türkei sind, aus Kriegsgebieten. Nach welchen Kriterien Herr de Maizière da gedenkt auszusondern, bedarf einer näheren Erläuterung und einer sehr guten Begründung. Bislang fehlt dies.
Im Übrigen hat die Türkei bereits zwei Millionen Flüchtlingen Schutz geboten – ungeachtet davon, ob diese Menschen Fachkräfte sind, eine Qualifikation mitbringen oder in den Arbeitsmarkt integriert werden können. Stets standen humanitäre Gesichtspunkte im Vordergrund.
Wünschenwert wäre, wenn sich auch in der Europäische Union ein humaneres Asylverständnis etabliert. Das stünde dem Friedensnobelpreisträger viel besser als hohe Grenzzäune.”