Mustafa Yeneroğlu: “Darbe girişiminin, Batı ülkelerinde çarpıtılarak ve haksız suçlamalarla bezenerek ele alınması tasvip edilemez.”
İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu püskürtülen darbe girişiminin Batı ülkelerinde nasıl görüldüğünü değerlendirdi. Yeneroğlu, “Önlenen darbe girişiminin Batı ülkelerindeki birçok siyasetçi, gazeteci ve akademisyen tarafından çarpıtılarak ve haksız suçlamalarla bezenerek ele alınması tasvip edilemez. Seçilmiş Cumhurbaşkanımız ve hükümetimizin hala nasıl görevde kalabildiğine varan açıklamalar hayret vericidir.” ifadelerini kullandı.
Mustafa Yeneroğlu şunları kaydetti: “Millet olarak 15 Temmuz gecesi tarihimizin en acı günlerinden birini yaşadık. Hain darbe girişiminde halkın oylarıyla seçilen Cumhurbaşkanımızın canına kast edildi. Cumhurbaşkanlığımız, demokrasinin kalesi olan meclisimiz ve güvenliğimizin teminatı olan emniyet müdürlüklerimiz bombalandı. Bazı karargâhlarda komutanlar rehin alındı. Milletimize ait olan tank, helikopter ve silahlarla milletimize ateş açıldı. Tüm bu terörist saldırılar neticesinde maalesef 246 insanımız hayatını kaybetti. Bu alçakça girişimin başarılı olması durumunda daha ilk günlerde binlerce kişi idam edilecekti.
Bu kanlı darbe girişiminin Batı ülkelerindeki birçok siyasetçi, gazeteci ve akademisyen tarafından nasıl ele alındığını da büyük bir hayret ve üzüntü ile takip ediyoruz. Olaylara gözlerini kapatan bu kişilerin, yaşanan darbe girişimini hafife alması, hatta bazılarının “tiyatro” olarak değerlendirmesi insafsızlık ve vicdansızlıktır. Ayrıca yaşanan vahşetten çok darbecilere karşı yapılan münferit saldırıların ele alınması, milletimizin gösterdiği direnişi çarpıtmaktadır. Bu yaklaşımlar demokrasi mücadelesini gölgelemekte, darbeci teröristleri “mazlum” göstermektedir.
Oysa darbe teşebbüsü üzerine 12 saat geçmeden kamu düzeni tesis edilmiş, hukuk devleti kuralları içerisinde soruşturma süreci başlatılarak, suçun niteliği gereği sanıklar mahkemece tutuklanmıştır. Bundan sonraki süreç te bağımsız mahkemeler tarafından belirlenecektir. Öte yandan aynı sorunlu yaklaşım, ateş altında kalan ve ülkesi büyük bir tehlike atlatan halk arasından “idam cezası” talebinde bulunanlara ilişkin haberlerde de görülebilir. Bazı basın organlarındaki, yaşananların arka planına ilişkin yorumlarda hükümetimize yönelik ‘karşı darbe’ girişimi değerlendirmesi yapılmaktadır. Bu kişiler demokrasinin kalelerine bomba atanları görmeyip, halkın oyları ile hükümeti kurmayı hak edenlere haksız bir saldırı gerçekleştirmektedir. Benzer saldırılar “idam cezası” konusunda da sürüyor. Daha TBMM’nin bile gündemine gelmemiş olan bu konu nedeniyle ülkemiz tehditkâr açıklamalara maruz kalmış, egemenliğimiz kabul edilemez bir şekilde göz ardı edilmiştir.
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın ve hükümetimizin hala nasıl görevde kalabildiğine varan açıklamalar da hayret vericidir. Ancak bu yorumları yapanların, başta Mısır olmak üzere Orta Doğu’daki gelişmelere karşı benimsediği tutum düşünüldüğünde şaşırmak yersiz olacaktır. Milletimiz demokrasi tarihimizde görülmemiş bir sivil mücadele, fedakârlık ve adanmışlıkla kanlı darbe girişimine karşı koymuştur. ‘Demokrasi Günü’ olarak tarihe geçen 15 Temmuz 2016 şimdiden milli bir zafer olarak kutlanmaya başlanmıştır.”