Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanı Sayın Robert Spano, Adalet Akademisi’nde “hukuk devleti” ve “yargı bağımsızlığı” temalı bir konuşma yapmıştır. Sayın Başkan’ın Türkiye’de yaşanan gerçekleri açıkça vurguladığı “Yargı Bağımsızlığı: Hukuk Devletinin Köşe Taşı” başlıklı konuşması, yargıçlara ve hükümete verilen ciddi bir ders niteliğindedir.
Ne yazık ki Türkiye son dönemde; işkence ve zorla kaybettirmelerin, medyaya ve bireylere yapılan ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyecek müdahalelerin, terör örgütü üyeliği gerekçesiyle yapılan hukuka aykırı soruşturma ve kovuşturmaların, gazetecilerin, siyasetçilerin ve insan hakları savunucularının keyfi tutuklulukların, kanun hükmünde kararnameler ile yapılan ihraçların, kayyum atamalarının yaşandığı bir ülkedir. Muhakkak ki bu hak ve özgürlüklerin ihlalinin sistematikleşmesinde; Türk yargıçlarının anayasayı hak temelli yorumlamaması etkili olmuş; yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü ve evrensel hukuk değerleri ciddi biçimde zedelenmiştir.
2019 yılı AİHM verilerine göre; Türkiye en çok başvuru yapılan ülkeler arasında ikinci sırada yer almaktadır. Mahkemenin Türkiye hakkında geçen yıl vermiş olduğu 113 kararın 97’sinde, en az bir sözleşme maddesinin ihlal edildiğine hükmedilmiştir. Verilen ihlal kararlarının önemli bir kısmı ifade özgürlüğüne ilişkinken; özgürlük ve güvenlik, mülkiyet hakkı, adil yargılanma, özel ve aile yaşamına saygı hakları ile insanlık dışı muamele konularında da ihlal kararları bulunmaktadır. Öte yandan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 2019 Raporuna göre Türkiye, AİHM’in 184 kararını uygulamaya koymayarak, AİHM kararlarını uygulamayan ülkeler arasında ikinci sırada yer almaktadır.
Ülkemizin insan hakları ve yargı bağımsızlığındaki karanlık tablosuna rağmen, AİHM Başkanı’nın ülkemizi ziyaret etmesi oldukça önemlidir. Ancak iktidar eliyle bağlayıcı niteliğe haiz olan mahkeme kararlarının dahi uygulanmadığı ülkemizin, AİHM önünde karara bağlanması gereken pek çok davası olduğu açıktır. AİHM Başkanı tarafından devlet yetkileri ile yapılan görüşmelerin yanında insan hakları örgütlerinin temsilcileriyle de birer görüşmenin programa dahil edilmemesi de hükümetin Başkan’ı gerçeklerden uzak tutma çabasıdır.
Adalet Akademisinde yapmış olduğu konuşmasında misafir olduğu ülkemizin sorunlarından bahseden Sayın Spano’nun işaret ettiği üzere; “hukukun üstünlüğünün kabulü, demokrasi ve insan haklarına saygı” bir hukuk devletinin olmazsa olmazlarındandır. Hukukun üstünlüğünün kabulü de bağımsız mahkemelerden geçmekle birlikte, adil yargılanma hakkının herkes için eşit olarak tanınması ile mümkündür.
DEVA Partisi olarak yargıçların tam bağımsız olması gerektiğine inandığımız hukuk devleti anlayışında; devletin ve yöneticilerinin evrensel hukuk ilkeleri ve uluslararası mahkeme kararları ile sıkı sıkıya bağlı olması gerektiğini vurgulamak isteriz.
Bu minvalde, Sayın Spano’nun “İktidardakiler tarafından hukukun üstünlüğünün terk edildiği bir toplumun açık tezahürü kendi halklarına karşı baskıdır” ifadesinin altını çizerek, hukuk devleti ve yargının bağımsızlığına dönülmediği müddetçe ülkemizin toplumsal refaha erişemeyeceğinin açık olduğunu belirtmek isteriz.