AK Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adayı Mustafa Yeneroğlu, 30 yıla yakın bir süre İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) bünyesinde Avrupalı Türklerin, yaşadıkları bölgelerdeki meseleleriyle yakından ilgilendi. Hukukçu kimliğiyle Avrupa sivil toplumunda aktif rol oynayan Yeneroğlu, aynı zamanda haber-yorum dergisi “Perspektif” ile kültür-sanat-felsefe dergisi “Sabah Ülkesi”nde de yöneticilik yaptı.

“Avrupalı Türklerin adayı” olarak öne çıkan Yeneroğlu ile yurtdışı Türklerin güncel meselelerini, AK Parti ile değişen “Avrupalı Türkler” politikalarını ve yeni döneme ilişkin projelerini, Türkiye dışında ilk kez genel seçimlerde oy kullanılmış olmasının TBMM için anlamını ve Avrupalı Türkler için hâlâ zaman zaman kullanılan “gurbetçi” tanımının eksiklerini konuştuk.

Avrupalı Türklere ilişkin konularda yaptığınız çalışmalarda edindiğiniz tecrübelere ışığında, sizce Avrupalı Türklerin temel meseleleri neler?

10-15 sene öncesine kadar Türkiye siyasetinde yurtdışı Türklere yönelik “döviz girdileri” ötesinde bir yaklaşımın varlığından bahsedilmesi çok zor. Fakat bu “misafir işçilerin” bulundukları ülkelere ailelerini, çocuklarını getirip, oralarda kalıcı hâle geldikleri on yıllar sonra kabul edilince bu durum hem ilgili ülkeleri, hem de Türkiye siyasetini yeni meydan okumalarla karşı karşıya bıraktı. Bununla birlikte bu süreç esnasında Batı Avrupa’da birçok ülke Türkiye kökenlilerin, bulundukları ülkelerde kalıcı hâle gelmelerine, o ülkelerin asli unsurları olmalarına şüphe ile yaklaştı. Uyum siyasetlerini, farklı din ve kültürel arka plana sahip olan insanların kendi ulus devletleri için sorun/tehdit oluşturabileceği fikri üzerine inşa ettiler. Bugün Avrupa’nın birçok yerinde Türkiye kökenlilerin Türkiye ile ilişkilerinin sorunsallaştırılması, Türkçe eğitimin önüne sayısız engel çıkarılması, dindarlığın kamusal alana yansımalarının haksız ve mesnetsiz bir şekilde “radikalizm” işaretleri olarak değerlendirilmesi, farklı kültürel uygulamaların olumsuz sıfatlarla betimlenmesi bu yaklaşımın olumsuz sonuçlarıdır. Dolayısıyla Avrupalı Türklerin karşı karşıya kaldığı en temel mesele, “Avrupa değerleri” ve Avrupa’nın kendi iddiaları ile çelişecek bir şekilde dışlayıcı, ötekileştirici ve yaftalayıcı yaklaşımlara ve artık kökleşmiş bir İslam düşmanlığına muhatap olmalarıdır. Bu durum “Türk” ve “Müslüman” kimliğini olumsuz etkiliyor. Aynı zamanda, Türk dil ve kültürünün muhafaza edilmesi ihtiyacını, dinî tedrisat ve dinî yaşam taleplerini ne yazık ki “paralel toplum” tartışmaları üzerinden okuyor. Bu da şu an Avrupa’da Türkçe ile ilişkisini kaybetmek üzere olan bir neslin oluşmasına sebebiyet veriyor. Biz siyasilere, çok dilli, çok kültürlü insanların, tüm taraf ülkeler için, tehdit değil ciddi birer kazanım olacağını anlatmak görevi düşüyor.

DEVAMINI OKYUN…

Mustafa Yeneroğlu ile Söyleşi

Connect with Me: