AK Parti İstanbul Milletvekili ve AKPM Üyesi Mustafa Yeneroğlu Türkiye ile Hollanda arasında imzalanan işgücü anlaşmasının 55. yıl dönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, “Müslüman toplumunu ve Hollandalı Türk kuruluşları hedef alan ayrımcı ve İslam karşıtı kararların alınmasını önlemek için sivil toplum kuruluşlarımız, diğer göçmen gruplar ve özgürlükçü toplum düzenini savunan farklı kesimler ile birlik ve beraberliklerini geliştirmeleri ve kamusal alanda ortak değerler üzerine gerçekleştirilen faaliyetlerle görünür olmaları büyük önem arz etmektedir.” dedi. Yeneroğlu açıklamalarında şunları kaydetti:

“Türkiye ile Hollanda arasında 19 Ağustos 1964 tarihinde imzalanan işgücü anlaşması ile iki ülke arasında 400 yıl önce inşa edilen ilişkiler yeni bir boyut kazanmış, bu kapsamda Hollanda’ya göç eden vatandaşlarımız bugün orada dördüncü nesle ulaşmışlardır. İşçi olarak giden insanımız sosyal, siyasal ve ekonomik anlamda hayatın her alanında varlık göstermekte ve yükselen İslam düşmanlığı ve aşırı sağcı popülizm karşısında toplumsal düzenin çoğulcu iddiasını güçlendirmektedir.

Resmî verilere göre, 1 Ocak 2019 tarihi itibarıyla Hollanda’da 404 bin 459 Türk asıllı Hollanda vatandaşı yaşamaktadır. Hollanda Ticaret Odası’nın (KVK) son verilerine göre ise, Türkler, ülkedeki en çok iş yeri açan yabancılar arasında açık ara birinciliğini korumaktadır. Ülkedeki işletme sayısı 25 bin 527 olarak açıklanırken, bu işletmeler 50 binden fazla insana çalışma fırsatı sunarak ülkedeki istihdama katkıda bulunmaktadır. Vatandaşlarımızdaki bu girişimcilik ruhu, gelecek nesiller için de cesaret ve ilham kaynağı olacaktır. Ticari atılımların yanı sıra, yaklaşık 80 bin Türk öğrenciden 5 bini üniversite öğrencilerinden oluşmaktadır. Buna ek olarak Hollanda’da yaşayan Türkler, farklı alanlarda hizmet veren yaklaşık 300 Türk STK aracılığıyla yaşadıkları ülkenin sosyal ve siyasal hayatını zenginleştirmektedir.

Hollanda’da yaşayan vatandaşlarımızın ortak değerleri onları bir arada tuttuğu gibi kimliklerinin ve kişiliklerinin oluşmasına da yön vermektedir. Bu bağların korunması, kadim değerlerin ve kimliklerin kaybolmaması ve gelecek nesillere aktarılabilmesi için girişken, yaşadıkları ülkenin siyasal ve sosyal hayatını yakinen takip eden ve aktif olarak katılım sağlayan bir sivil toplum elzemdir. Hollanda’da geçtiğimiz günlerde kabul edilen peçe yasağı paralelinde kullanılan ölçüsüz dil, finansman kaynakları yurtdışından olduğu gerekçesiyle Müslüman kuruluşların entegrasyona katkı sağlamadıkları şeklinde yapılan kategorik suçlamalar, vatandaşlarımızın Hollanda’nın sosyal ve siyasal hayatında çok daha aktif bir katılım sağlamaları zorunluluğunu gözler önüne sermektedir. Müslüman toplumunu ve Hollandalı Türk kuruluşları hedef alan ayrımcı kararların alınmasını önlemek için sivil toplum kuruluşlarımız, diğer göçmen gruplar ve özgürlükçü toplum düzenini savunan farklı kesimler ile birlik ve beraberliklerini geliştirmeleri ve kamusal alanda ortak değerler üzerine gerçekleştirilen faaliyetlerle görünür olmaları büyük önem arz etmektedir.

Son seçimlerin aşırı sağcı popülizmin zaferi ile sonuçlanması dikkate alınırsa, Hollanda’nın çoğulcu ve özgürlükçü değerlerinin altını oymaya çalışan ve Hollanda’nın zenginliğini tehdit edenler karşısında Müslümanların insan kaynaklarını geliştirmeleri ve güçlü ağlar kurmalarının yanında insan hakları kuruluşları ile birlikte hareket etme olanaklarını artırmaları gerekmektedir.

Bu düşüncelerle Türkiye-Hollanda İşgücü Anlaşması’nın 55. yıl dönümünde iki toplum arasında köprü oluşturan ve gelecekte de oluşturacak çok uluslu vatandaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum.

Connect with Me: