Birleşmiş Milletler tarafından dünya üzerindeki gelir dağılımı eşitsizliğine dikkat çekmek için ilan edilen Dünya Sosyal Adalet Günü, 20 Şubat’ta farklı etkinliklerle idrak ediliyor. Dünya Sosyal Adalet Günü sebebiyle bir açıklama yapan İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, “Ekonomik krizlerin, açlığın, çevre kirliliğinin ve mülteci hareketlerinin giderek arttığı bir dünyada ayrımcılık ve ötekileştirmeyi doğuran sosyal eşitsizlikle mücadele de ulusal sınırları aşarak küresel bir boyuta taşınmalıdır.” dedi.
Yeneroğlu, “Dünya genelinde her dokuz insandan biri, her akşam aç bir şekilde yastığa başını koymak zorunda. Gelişmekte olan ülkelerde 66 milyon çocuk okula aç giderken bu sayı sadece Afrika’da 23 milyon civarında seyrediyor. 2050 yılında iklim değişikliği yüzünden 24 milyon çocuğun daha fakirlik içinde yaşayacağı tahmin ediliyor. Dünya üzerindeki 62 mega zenginin mal varlığı, dünya halkının en fakir yarısının mal varlığına eş değer bir seviyede. Savaşlar, açlık ve gelir dağılımındaki eşitsizlik milyonlarca insanı vatanlarını terk etmek zorunda bırakıyor. Etkilerini bu şekilde küresel bazda gösteren sosyal adaletsizlik, tam da bu nedenle küresel çözüm önerilerine ihtiyaç duyuyor.
Sosyal eşitsizliğin çözülmesi için siyasiler, sivil toplum kuruluşları ve medyanın ortak bir şekilde hareket etmesi, eşitsizliği normalleştiren değil, onu ortadan kaldırmaya çaba sarf eden bir dilin toplumun her kesimi tarafından benimsenmesi gerekmektedir. Bugün Suriye’den ülkemize sığınan mültecilerin içinde bulunduğu elim durum göz önünde bulundurulduğunda sosyal eşitliğin etnik köken, dil, din, mezhep, yaş ve cinsiyet ayrımı olmaksızın sağlanmasının küresel bir görev olduğu ortaya çıkacaktır.
AK Parti Hükûmetlerimiz döneminde sosyal adalet konusu her zaman öncelikli alanlardan birisi olmuştur. Ekonomik ve sosyal politikalar bu anlayışla yürütülmüş, yoksulluğun ortadan kaldırılması, gelir dağılımının iyileştirilmesi, ihtiyacı olan herkese sosyal destek sunulması ve sosyal desteklere duyulan ihtiyacın azaltılması hedeflenmiştir. Küresel kriz ortamında birçok ülkede gelir dağılımı bozulurken, istihdam artırılarak, güçlendirilen sosyal politikalarla sosyal dengeler iyileştirilmiştir. İzlenen politikalar sonucunda Türkiye, OECD ülkeleri arasında gelir dağılımını en hızlı iyileştirebilen ülke olmuştur.
Hakların, imkânların ve kaynakların eşit bir şekilde dağıtılmasının en önemli sorunlardan biri olduğu günümüzde sosyal adalet konusundaki sorumluluğumuz, Suriye’deki katliamlardan kaçarak Türkiye’ye sığınan mültecilerle birlikte kendisini daha da açık bir şekilde göstermekte, bizleri de mülteci kardeşlerimiz karşısında yeni bir sınavla yüz yüze getirmektedir. Bu sınavdan alnımızın akıyla çıkmak için eşitliği merkeze alan, ayrımcılık ve ötekileştirme gibi hastalıklardan tamamen arınmış yaklaşımlarla geliştirdiğimiz politikaların takipçisi olacağız.” ifadelerinde bulundu.