AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, basında artan nefret söylemi ve bu söylemin tetiklediği olaylar hakkında açıklamada bulundu.  Yeneroğlu “Her toplum içinde suça karışan kişiler olabilir, ancak bu vakaların etnik temel üzerinden bir nefret söylemine dönüştürülmesi kabul edilemez.” ifadelerini kullandı. Yeneroğlu şunları kaydetti:

“Ülkemiz, Suriye krizinin başladığı ilk günden bu yana maddi ve manevi olarak Suriyeli vatandaşlara desteğini sürdürmektedir. Türkiye; hem halk hem de devlet olarak gösterdiği bu misafirperverlik ile dünyaya örnek olmaktadır.

Ancak son zamanlarda, özellikle bazı medya organlarında; ülkemizdeki Suriyelilere yönelik nefret söyleminin arttığına endişe ile tanıklık ediyoruz. Ülkemizde 3 milyondan fazla Suriyeli yaşamaktadır ve her toplum içinde suça karışan kişiler olabilir. Ancak bu vakaların etnik temel üzerinden genelleştirilerek bir nefret söylemine dönüştürülmesi asla kabul edilemez.

Yaşanan olaylar, sunulan haberlerde; toplumda düşmanlık ve husumet duygularını tetikleyen ve ön yargıları artıran bir şekilde ele alınmaktadır. Birleşmiş Milletler’in çerçevesini çizdiği evrensel Basın Meslek İlkelerinde; yapılan yayınlarda hiç kimsenin; ırkı, cinsiyeti, yaşı, sağlığı, bedensel özrü, sosyal düzeyi ve dini inançları nedeniyle kınanamayacağı ve aşağılanamayacağı açıkça ifade edilmektedir. Maalesef birtakım medya kuruluşlarının benimsediği ayrımcı dil; her şeyden önce bu ilke ile çelişmektedir.  Etnik bir gruba yöneltilen bu genel suçlamanın Basın Meslek İlkeleri kadar İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 2’nci maddesi ile Türk Ceza Kanunu’nun 216’ıncı maddesine aykırı olduğu açıktır.

Öte yandan gerilim atmosferi yaratan bu dil; halk arasında şiddetli şekilde yankı bulabilmekle birlikte  başta Suriyeliler olmak üzere yabancıların hedef alınmasını tetiklemektedir. Dün gece de bunun bir örneğini maalesef ki Ankara’nın Demetevler semtinde gördük. Suriyelileri hedef gösteren provokatif bir içeriğin sosyal medyada yayılması neticesinde kabul edemeyeceğimiz olaylar yaşandı.  Unutulmamalıdır ki sosyal medya, hukuk dışı bir alan değildir. TCK’nın söz konusu maddesi uyarınca, sosyal medyada da; sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik ederek kamu güvenliğini tehlikeye atanlara karşı savcılarımız görev başındadır.

Bu nefret söylemi toplum içinde savunmasız ve masum grupları hedef göstermekte, bu grupların psikolojik olarak yıpranmasına, korkmasına, taciz veya saldırıya açık hale gelmesine neden olmaktadır. Herkesin bir arada uyum, güven ve barış içinde yaşaması için bu hususa özellikle dikkat çekmek isterim.

Bu tür söylemler karşısında, başta medya organları olmak üzere herkesi; gerekli hassasiyeti göstermeye, huzurumuzu, birliğimizi ve gücümüzü korumaya davet ediyorum. Bu bağlamda devletimizin tüm ilgili kurumları kadar İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu da yaşananların takipçisi olacaktır.”

Connect with Me: