İsviçre’de yaşayan yabancı ülke vatandaşı göçmenlerin sınır dışı edilmesini içeren kanun teklifi 28 Şubat tarihinde halk oylamasına sunulacak. Teklifin kabul edilmesi durumunda ülke de yaşayan yabancılar basit bir suç gerekçesiyle yurt dışı edilecek, oturum ve ülkeye giriş ile ilgili bütün yasal haklarını kaybederek 5-15 yıl süresince ülkeye giriş yasağı alacaklar. Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, “İsviçre halkının, İsviçre Anayasası’nda yer alan temel haklarla bağdaşmayan ve başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere birçok uluslararası sözleşmeye ciddi derecede aykırılık içeren kanun teklifini kabul etmeme yönünde tercihte bulunacağına inanıyorum. Böylelikle Birleşmiş Milletler gibi birçok uluslararası örgüte ev sahipliği yapan İsviçre, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokratik düzen bağlamında sağduyuyu gösterecektir.” dedi.

Mustafa Yeneroğlu açıklamasında, “İsviçre’de 28 Şubat’ta halkoylamasına sunulacak yabancıların sınır dışı edilmesini içeren kanun teklifi bu ülkede yaşayan vatandaşlarımızla sayıları iki milyonu bulan diğer ülke vatandaşlarını doğrudan ilgilendiren bir gelişmedir. 2010 yılında yasalaşan yabancıların sınır dışı edilmesi kanununun kapsamının genişlemesi ve daha da sertleşmesi anlamına gelen bu yasa teklifinin kabul edilmesi durumunda İsviçre’nin çokkültürlü toplumsal yapısıyla, demokratik ve hukuk devleti düzeni yara alacaktır.

İsviçre Federal Meclisi ve Hükümeti tarafından da savunulduğu gibi kanun teklifi birçok uluslararası anlaşmaya aykırılık teşkil etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) ve İsviçre’nin Avrupa Birliği ile yaptığı serbest dolaşım anlaşmasına göre sınır dışı etme ancak kişinin kamu düzenine veya ülkenin güvenliğine tehlike teşkil eden bir suçtan dolayı suçlu bulunması halinde kabul edilebilmektedir. Öte taraftan uluslararası insan hakları hukuku ilkelerine göre hiç kimse; işkence, insanlık dışı veya küçük düşürücü muamele ya da diğer ciddi insan hakları ihlaline maruz kalacağı bir ülkeye sınır dışı edilemez. Sınır dışı etme yasağı, İsviçre’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler (BM) İşkence ve Diğer Zalimane, Gayri İnsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşmesi, BM Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna İlişkin Sözleşme ile BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde anlaşılır bir şekilde belirtilmektedir. Bu nedenlere dayanmayan sınır dışı edilmeler yabancılara karşı ayrımcılık yapıldığı anlamına gelmektedir.

Halkoylamasına sunulacak kanun teklifiyle ilgili uluslararası hukuk bağlamındaki sorunlar sadece bu maddelerle sınırlı değildir. Kanun teklifinin kabulü AİHS’nin özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmalarına saygı gösterilmesi hakkını düzenleyen 8’inci maddesini doğrudan etkileyecektir. Daha da ötesi, bu önerinin yasalaşması durumu, İsviçre’nin düzenli ve sürekli bir şekilde AİHS’yi ihlal etmesi ve uzun vadede bu ülkenin AİHS sisteminden ayrılması riskini doğuracaktır. Ayrıca kanun teklifi kapsamında yabancılara kararı temyiz etme hakkı tanınmamakta, uluslararası insan hakları hukukunun iki temel ilkesi olan hukukta orantılılık ve her davanın kendi özel şartları içinde değerlendirilmesi ilkeleri göz ardı edilmektedir. Federal Anayasa’ya detaylı bir hükmün yazılmasını öngören teklif, güçler ayrılığı ilkesince yasa yapma görevi olan Parlamentoya bir müdahale ve görev gaspı anlamına gelmektedir.

Öngörülen kanun teklifi sosyal sorunlara da neden olacak, mağduriyeti, aile parçalanmasını, İsviçre toplumunun bir parçası olan insanların kaybını beraberinde getirecektir. İsviçre’de doğup, büyüyen ancak İsviçre vatandaşı olmayan birçok ikinci ve üçüncü kuşak yabancı, hiçbir sosyal bağı olmayan, belki hayatları boyunca hiç ziyaret etmedikleri, daha da kötüsü, ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı, ailelerinin ana vatanlarına gönderilmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklardır. Ayrıca, halkoylaması için hazırlanan beyaz koyunun siyah koyunu ülkeden çıkardığını gösteren afişler söz konusu önerinin ırkçı ve yabancı düşmanı saiklerle hazırlandığını açıkça göstermektedir.

Hükümet ve Birleşmiş Milletler gibi ulusların barış içerisinde yaşamasını amaçlayan birçok uluslararası örgüte ev sahipliği yapan İsviçre’nin insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokratik düzen bağlamında uluslararası imajının zedelenmemesi ve sağduyunun korunması için gerekli katkıyı vereceğinden eminim. Bu çerçevede İsviçre toplumunda önde gelen hukukçu, siyasetçi ve sivil toplum kuruluşlarının başlattıkları Karşı-İnisiyatifleri takdirle takip ediyor, tüm İsviçre vatandaşlarını hayır oyu kullanmaya davet ediyorum.”, dedi.

Connect with Me: