Mölln faciasının 25. yıl dönümü vesilesiyle açıklama yapan AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu “Almanya’da yaşayan insanlarımıza yapılan her bir saldırı, birlikte yaşama karşı yapılmış bir eylemdir. Olayların tekrarlanmaması için de faillerin adaletin önüne çıkarılması, kamuoyunda yüksek hassasiyetin olması ve kurumsal ırkçılıkla etkin bir şekilde mücadele edilmesi şarttır.” dedi. Yeneroğlu açıklamasında şunları ifade etti:

“25 yıl önce bugün Almanya’nın Mölln şehrinde yaşayan Arslan ailesinin evi gece yarısı ırkçılar tarafından kundaklandı. Çıkan yangında ailenin 2’si çocuk 3 ferdi hayatını kaybetti, 9 kişi de yaralandı. Yaşanan bu facianın sorumlusu olarak yargılanan iki Neonazi’den biri yaşı küçük olduğu için 7.5, diğeri ise 15 yıllık hapis cezasına çarptırıldı. Suçlular cezalarının ardından serbest kalarak yeni kimlikleriyle koruma altına alındı.

Almanya’da Türklere karşı yapılan bu saldırının üzerinden yıllar geçmesine rağmen acısı bugün de ilk günkü kadar tazedir. 1960’lardan bu yana Almanya’da yaşayan ve artık oranın asli unsuru haline gelen vatandaşlarımıza yönelik saldırılar giderek artmaktadır. Mölln’de yaşanan bu facia maalesef ne ilk ne de son olmuştur. 22 Kasım 1982’de de Wolfenbüttel kentinde meydana gelen kundaklama sonucu çıkan yangında bir Türk anne ile 3 çocuğu hayatını kaybetmiş, 3 kişi de yaralanmıştı. Yapılan soruşturma sonucu maalesef yangınla ilgili failler bir türlü bulunamamıştır. Bugüne kadar Türklere ait birçok ev, işyeri, cami ve dernek kundaklanmış, çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. 1993’te Solingen ve 2008’de Ludwigshafen’de yaşanan facialarla acımız daha da artmıştır. 2000-2006 yılları arasında 8 vatandaşımızın ırkçı terör örgütü NSU üyelerince öldürülmesi ise aklımızı zorlamıştır.

Özellikle 1990’lı yıllardan bu yana varlığını devam ettiren ırkçılık sorunu Almanya’da hâlâ tedavi edilememiştir. Aksine bugün farklı etiketlerle farklı alanlara sirayet etmiştir. Dini yaşam ve semboller bağlamında Müslümanları hedef alan İslam düşmanlığı aynı zihniyetin ürünüdür. Yine son birkaç yılda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan üzerinden yürütülen Türkiye karşıtlığı, daha doğrusu Türkiye düşmanlığının sebepleri de benzer motivasyona sahiptir. Doğrudan ifade edilemeyen nefret, dolaylı olarak semboller üzerinden yürütülmektedir. Almanya’da kültürel ırkçılığın toplumun merkezine bulaşmış olması ise bir tehlike sinyalidir.

Almanya bir göç ülkesidir. Bu ülkede yaşayan Türkler de en önemli göçmen gruptur. Bu kesime yapılan her bir saldırı, birlikte yaşama karşı yapılmış bir eylemdir. Olayların tekrarlanmaması için ise faillerin adaletin önüne çıkarılması, kamuoyunda yüksek hassasiyetin olması ve kurumsal ırkçılıkla etkin bir şekilde mücadele edilmesi şarttır.

Bu düşüncelerle başta Mölln olmak üzere tüm ırkçı saldırılarda hayatını kaybedenleri saygıyla anıyor, yakınlarına sabırlar diliyorum.”

Connect with Me: