HUKUK DEVLETİNİN FELÇ EDİLMESİ ÇETELERE ALAN AÇMIŞ, ÜLKE TEKRAR 90’LARA DÖNMÜŞTÜR

Son yıllarda hızlı bir şekilde hukuk devletinin kural ve kurumlarının ortadan kaldırılması çabalarının güçlenmesi ve devlet işlerinin gayri meşru bir biçimde bir takım kişi ve gruplar eliyle yürütülmesi neticesinde yolsuzluk, kayırmacılık ve rant çarkı sıradanlaşmıştır. Böylece organize suç örgütlerine yeniden alan açılmış ve bu örgütler açıkça kamuoyunda etkin bir şekilde yer almaya başlamışlardır.

Son günlerde ‘aile içi kavga’ nedeniyle yakın bir geçmişe kadar bir eliyle Rabia işareti diğeriyle bozkurt işareti yaparak iktidar ortakları lehine mitingler düzenleyen bir şahıs, eski bir İçişleri Bakanı ve ailesi başta olmak üzere pek çok kişi hakkında korkunç iddiaları kamuoyu önünde dile getirmektedir.

Şahsın dile getirdiği iddialar arasında uluslararası uyuşturucu ticareti, bir kadın gazetecinin öldürülmesi ve bu cinayetin örtülmesi, bir iş adamının mallarına el konulması, karakolda gözaltında olan eski bir milletvekilinin kemiklerinin kırılması gibi pek çok ağır suç yer almaktadır. Kolombiya’dan 4.9 ton kokainin İzmir Limanı’na, oradan da bir kimya firmasına aktarılacağına ve Türkiye’de dağıtımı yapılarak satışı yapılacağına dair iddia uyuşturucuyu ele geçiren Kolombiya Savunma Bakanı tarafından açıklanmıştır. Buna rağmen 4.9 ton uyuşturucunun geleceği iddia edilen kimya firması ve sahibi olduğu iddia edilen şahıs hakkında bir soruşturma açılmamıştır.

Organize suç örgütlerinin Türkiye’de yeniden etkin hale gelmesi ve iddialara göre; diğer tarafın emniyet teşkilatı eliyle kendisine operasyon düzenlenmesi ve birbirleriyle açıktan rekabet eder hale gelmeleri son derece endişe vericidir. Bu şahıs daha düne kadar devleti yönetenler tarafından saygın bir iş adamı muamelesi görmüş, şehir meydanlarında mitingler düzenlemiştir. Devletle ve diğer organize suç örgütleriyle yakın ilişkisi ve iddiaları ince ayrıntılarla ortaya koyması nedeniyle bu iddiaların ciddiye alınması ve ihbarlar hakkında Cumhuriyet Savcılıklarının adli soruşturma başlatması gerekir.

Bugün Türkiye, 90’ların mafyalarıyla bir kısım zenginlerin sefa sürdüğü; yoksulun da sloganla, hamasetle ve ‘biz gidersek onlar gelir’ tehditleriyle susturulduğu keyfi bir yönetimdir. Hükümet, Türkiye’yi aldığı noktanın çok gerisine götürecek kadar çok kötü bir yönetim sergilemektedir. Nitekim ekonomik kriz, işsizlik, enflasyon, yasaklar, yoksulluklar ve yolsuzlukların yanı sıra organize suç örgütlerinin yeniden güç kazanmasında da 90’lara dönüldüğü açıktır.

90’lı yıllar boyunca Türkiye’de pek çok faili meçhul cinayet işlenmiş, iş adamları haraca bağlanmış, ihalelerde yolsuzluklar gerçekleşmiş, temel hak ve özgürlükler ihlal edilmiş, işsizlik, enflasyon ve fakirlik hayatın bir gerçeği haline gelmiştir. Mafyanın ve suç örgütlerinin siyaseti ve ticareti nasıl baskı altına almış olduğu nihayet 1996 yılında Susurluk’ta yaşanan bir trafik kazasıyla gün yüzüne çıkmıştır. Tam 25 yıl sonra ülkenin dönüp dolaşıp aynı noktaya geldiği görmek kaygı vericidir.

İster 90’ların derin devleti, ister 2010’ların paralel devleti, ister devlet içine sızmış terör örgütleri, ister devlet içinde güç kullananların besleyip büyüttüğü mafya yapılanmaları adına her ne denirse densin tüm bu yapıların alan bulabilmesi ve kökleşmesinin sebebi hukukun uzun zamanda beri işlememesidir. Hukuk devletinin anlayışının ortadan kaldırıldığı ve yargı organlarının ‘adamına göre muamele’ yaptığı bir ortamda; mafya, suç örgütleri, paralel yapılar ve terör örgütlerine geniş alanlar açıldığı muhakkaktır.

DEVA Partisi olarak, Türkiye’nin bu karanlık günlerden çıkması ve tekrar demokratik bir hukuk devleti rotasına dönmesi için mücadele ediyoruz. Bu minvalde tüm bu suç örgütlerinin hukuksuzluklarının daha fazla görmezden gelinmemesi adına hukukun üstünlüğüne inanan savcıların bu iddialar hakkında derhal soruşturma başlatması gerektiğini kamuoyunun takdirlerine sunarız.

Connect with Me: