AK Parti ve MHP grupları tarafından TBMM’ye sunulan ve komisyonda görüşülerek kabul edilen Avukatlık Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, bağımsız ve tarafsız yargının vazgeçilmez unsuru olan avukatlık mesleğinin derinden yara almasına sebep olacak niteliktedir.
Ne yazık ki teklifte, Avukatlık Kanunu’na dair pek çok değişiklik öngörülürken; avukatların yıllardır dile getirdikleri sorunlar ve ihtiyaç duydukları düzenlemeler görmezden gelinmiştir. Diğer taraftan yargısal faaliyet üzerindeki siyasi etkiyi arttıracak uygulamalar ise kanun teklifinde kendine yer bulmuştur.
Söz konusu kanun teklifinde;
- Avukat sayısı fazla olan İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirlerde birden fazla baronun oluşturulabilecek olması ve
- Türkiye Barolar Birliği’nin delege yapısının, üye avukat sayısı fazla olan barolar aleyhine değiştirilerek TBB’deki etkinliklerinin azaltılması en dikkat çekici hususlardandır.
Yargının bağımsızlığı, adil yargılanma ve savunma hakkının güvencesi olan avukatlar ve onların meslek örgütü olan barolar, demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez unsurudur.
Söz konusu kanun değişikliği teklifi ile avukat sayısı 5 binden fazla olan illerde 2 bin avukatın bir araya gelerek farklı bir baro oluşturmasına imkân tanınmaktadır. Getirilmek istenen bu çoklu baro uygulaması avukatların siyasi görüşlerine göre kutuplaşmalarına sebebiyet verecek ve gerek vatandaşlar bir avukatla anlaşmak istediklerinde gerekse hâkim ve savcılar yargılama süreçlerinde bu bariz siyasi farklılıkların etkisinde kalacaklardır. Sonuç olarak halihazırda pek çok yapısal sorun ve siyasi iktidarın baskıları sebebiyle yürümez hale gelen yargı sistemi bir darbe daha alacak ve Türkiye’nin hukuk devleti iddiası bir kez daha yaralanacaktır.
Teklifte öngörülen bir diğer temel değişiklik ise Barolar Birliği’nin seçim usulleri ve delege yapısına ilişkindir. Getirilmek istenen değişikliklerle birlikte avukatların Barolar Birliği’nde adil bir şekilde temsil edilmeleri imkansızlaştırılmaktadır. On binlerce üyesi bulunan İstanbul, Ankara ve İzmir gibi baroların Barolar Birliği’ndeki delege sayısının sadece birkaç yüz üyesi bulunan barolar ile yaklaştırılmaya çalışılması hiç şüphe yok ki temsilde adalet ilkesine ve demokrasiye büyük zarar verecektir.
Öte yandan, doğrudan kendi meslekleriyle ilgili yapılmak istenen yasa değişikliğine dair avukatların görüşlerinin alınmamasının, düşüncelerini ifade etmek adına giriştikleri eylemlerin engellenmesinin ve maalesef avukatların şiddete maruz bırakılmasının kabul edilemez olduğunu ifade etmek isteriz.
AK Parti – MHP koalisyonunun yargı üzerindeki etkinliğini arttırma maksadıyla ortaya koyduğu ve demokratik hukuk devletinde kabul edilmesi mümkün olmayan söz konusu düzenlemelere dair tüm tartışmalar bir yana bazı baroların geçmişte yaşanan birçok hukuksuzluğa ancak dar bir ideolojik pencereden bakarak adaletsizlikleri savundukları veya göz ardı ettikleri gerçeğini de görmezden gelmek mümkün değildir. Bugün dahi bazı baro yönetimlerinin, getirilmek istenen yeni düzenlemelere haklı olarak karşı çıkarken, daha adil ve demokratik bir yapı talep etmek yerine sahip oldukları birtakım ayrıcalıkları korumak adına hareket ettiklerini görmek üzüntü vericidir.
Bu minvalde DEVA Partisi olarak;
- Söz konusu düzenlemenin bir an önce TBMM Genel Kurul’undan geri çekilmesinin,
- Baroların ve Türkiye Barolar Birliği’nin demokratik ve adil bir yapılanmaya kavuşturulması adına yeniden bir çalışma başlatılmasının,
- Yapılacak değişikliklerin, baroların ve sivil toplum örgütlerinin görüşünün de alındığı, kamuoyunda şeffaf bir tartışmanın yürütüldüğü demokratik bir sürecin ardından tekrar TBMM gündemine getirilmesinin,
- Baroların yönetim kurullarının nispi temsil sistemine göre belirlenmesi yani her ilde baro başkanlığı seçimine katılan grupların aldığı oy oranında baro yönetiminde temsil edilmesi gerekliliğinin,
- Türkiye Barolar Birliği’nin ise baroların üye avukat sayısının dikkate alındığı adil bir delege sistemiyle yeniden yapılandırılmasının önemini kamuoyunun dikkatine arz ederiz.