YENEROĞLU: AB ÜYELİĞİ TÜRKİYE’NİN GELECEĞİDİR, İKTİDAR BU HEDEFTEN KASITLI OLARAK UZAKLAŞIYOR
İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Avrupa Komisyonu’nun 2025 Türkiye Raporu’nu değerlendirdi.
Yeneroğlu yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan 2025 Türkiye Raporu’nda özellikle hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, temel haklar ve demokratik kurumların işleyişi alanlarında belirtilen ciddi ‘gerileme’ tespitleri, hepimizin bildiği ve her gün yaşadığı durumların ötesinde, iktidarın reform sürecini uzun zamandır terk ettiğinin ve ülkeyi AB standartlarından kasten uzaklaştırdığının acı bir teyididir.”
‘Demokratik Gerileme Değil, İleri Otoriterlik’
“Rapor, yargı organlarının muhalefet temsilcileriyle seçilmiş yerel yöneticilere karşı seçici biçimde hareket ettiğini belirterek, yargının tarafsızlığının gelmiş olduğu içler acısı hali ve hukukun üstünlüğü ilkesinin rafa kaldırıldığını göstermektedir.
Raporda ayrıca gazeteciler, insan hakları savunucuları, sivil toplum temsilcileri ve muhalif siyasetçiler üzerindeki idari ve yargısal baskıların sistematik biçimde arttığı açıkça vurgulanmıştır. Temel haklar ve ifade özgürlüğü alanında tablo daha da karanlıktır.
Bu raporun ortaya koyduğu tablo, ne mesnetsiz bir iddia ne de önyargılı bir değerlendirmedir. Aksine, demokratik kurumların işleyişinde kronikleşen bir çürümenin ve ileri düzeyde otoriterliğin yerleştiğinin açık ifadesidir.”
‘AB Hedefi Vazgeçilmez; İktidar Somut Adım Atmalı’
Yeneroğlu, Türkiye’nin demokratik standartlara ve AB sürecine gerçekten dahil olabilmesi için yapılması gerekenlerin açık olduğunu belirterek şu üç başlığa dikkat çekti:
“Öncelikle acil bir yargı reformu yapılmalıdır. Hukuk devleti iddiasından çok uzaklaşmış olan hükûmetin yapması artık imkânsız da olsa, AB sürecinin tekrar ciddiye alınabilir bir zemine kavuşabilmesi için atılacak ilk adım; yargının bağımsızlığını sağlamak, yürütmenin etkisinden ve güdümünden çıkarmak, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına tam olarak uyulmasını temin etmek olmalıdır.
İkinci olarak, gazeteciler, aktivistler ve sivil toplum üzerindeki idari ve yargısal baskıların derhal sonlandırılmalı, sivil alanın genişletilmesi ve şeffaflığın artırılması sağlanmalıdır.
Üçüncü olarak ise liyakat ve yolsuzlukla mücadele için etkili adımlar atılmalıdır. Kamu yönetiminde keyfiyetin önüne geçilmesi için liyakate dayalı atama sisteminin hayata geçirilmesi ve yolsuzlukla mücadelede seçicilikten uzak, bağımsız ve etkili bir hukuki çerçeve oluşturulması gerekmektedir.”
‘Gerileme Tespiti, İktidarın Kasıtlı Terk Edişinin Teyididir’
“Rapordaki eleştiriler bir siyasi polemik konusu değil; ülkemizin geleceği için atılması gereken adımların bir yol haritası olarak görülmelidir. AB üyeliği hedefi, iktidarın sözde takip ettiğini ifade etse de özde tamamen kenara bıraktığı bir süreç olsa da tüm siyasi aktörlerin sahip çıkması gereken vazgeçilmez bir hedeftir.
Türkiye’nin tam üyelik sürecini yeniden canlandırmak ve reform gündemine ivme kazandırmak için; polemik ve basmakalıp tekrarlarla bu haklı eleştirileri gölgelemek yerine, iktidarı AB ile yüksek düzeyli diyaloğu kararlılıkla sürdürmeye, eleştirilen alanlarda somut ve şeffaf adımlar atmaya davet ediyoruz.
Türkiye, ancak özgürlükçü demokrasi ve hukukun üstünlüğü ile milletimizin huzur ve refahını sağlar; bölgede istikrar ve güven kaynağı olabilir.”




