Bugün basınımızın özgürleşmesi bakımından simgesel öneme sahip bir tarih olan sansür kararnamesinin yürürlükten kaldırılmasının 112. yıl dönümü…

Ne yazık ki aradan geçen 112 yıla rağmen gazetelerin sansür memurları tarafından kontrol edilerek yayınlanmasında da olduğu gibi bugün de iktidar medyayı aynı yöntemlerle dizayn etmeye çalışmaktadır.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi 2020 Raporunda Türkiye, 180 ülke arasında 154. sıradadır. Rapora göre Türkiye, dünya genelinde en fazla gazetecinin tutuklu bulunduğu ülkedir. Türkiye Gazeteciler Sendikası 2019-2020 Basın Özgürlüğü Raporu’na göre, gazetecilerin yüzde 78’i kendisine otosansür uygulamaktadır.

Ülkemizde geleneksel medya araçları tekelleştirilmiş, sesler susturulmuş tek bir amaca hizmet eder hale getirilmiştir. Özerk ve tarafsız bir denetleme kurumundan ibaret olması gereken RTÜK, adeta bir sansür kurumuna dönüştürülmüştür. İktidarı eleştiren hiçbir görüşe tahammülü olmayan bu yasakçı anlayış, demokratik bir toplum adına endişe vericidir.

Öte yandan Freedom House’un hazırladığı “İnternet Özgürlüğü 2019” Raporuna göre Türkiye, “internete erişimin önündeki engeller, internette paylaşılan içeriğin kısıtlanması ve internet kullanıcılarının haklarının ihlali” şeklinde üç alanda yapılan değerlendirmeye göre, özgür olmayan ülkeler kategorisinde yer almaktadır.

Daha da üzücü olan nokta ise İfade Özgürlüğü Derneği’nin verilerine göre Türkiye’de 2019 sonu itibarı ile 408.494 web sitesi, 130.000 URL adresi, 7.000 Twitter hesabı, 40.000 tweet, 10.000 YouTube videosu ve 6.200 Facebook içeriği erişime engellenmiştir.

Tüm bunların yanı sıra medyaya uygulanan sansürün genişletilmesi anlamına gelen yeni sosyal medya düzenlemesi de TBMM’ye sunulmuştur. Bu düzenlemeyle iktidar, zaten yaygın olarak uygulamakta olduğu sosyal medyaya erişim engeline “bant genişliği daraltma” adı altında yeni bir sansür getirmektedir.

İnternete ve sosyal medyaya erişim, artık dünyanın her yerinde bir hak olarak görülmekte, bu hak, hem uluslararası hukuk hem de anayasamız ile güvence altına alınmaktadır. Bireyler, haberleşme için olduğu kadar düşüncelerini açıklamak, savunmak ve yaymak için de bu haktan faydalanmaktadır.

DEVA Partisi basının, güçlü demokrasinin sacayaklarından birisi olduğu gerçeğinin ve sahip olduğu hayati değerinin bilincindedir.

Hiç şüphesiz ki medyayı yasaklarla boğarak fikirlerin önüne geçmek imkânsız olduğu gibi Türkiye’yi dünyadan soyutlama çabaları da sonuçsuz kalacaktır. Basının susturulduğu ve sansürlendiği ülkemizde bu yasakçı zihniyetle sonuna kadar mücadele edeceğimizi yineler, tüm bu zorluklar içerisinde mesleğini icra etmeye çalışan basın mensuplarının Gazeteciler ve Basın Bayramını en içten özgürlük dileklerimle kutlarım.

Connect with Me: