Kamuoyunda ‘İnfaz Paketi’ olarak bilinen kanun değişikliklerinin şekil bakımından iptali talebinin Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmesi kamu vicdanını yaralamış, millet iradesinin tecelli ettiği TBMM’nin iradesini sakatlamıştır. Toplumsal uzlaşma aranmadan getirilen bu düzenleme; eşitlik ilkesine, Anayasa’ya ve Anayasa Mahkemesi’nin içtihatlarına aykırıdır.

Anayasa Mahkemesi; Anayasal düzenin, demokrasinin ve hukuk devleti olmanın gereklerinin böylesine hiçe sayıldığı bir dönemde, Anayasa’nın üstünlüğünü koruma görevi ve sorumluluğunu yerine getirememiştir.

Yeterli meclis çoğunluğuna ulaşamayan AK Parti ve MHP koalisyonunun oylarıyla ‘infaz değişiklikleri’ adı altında çıkartılan özel af maalesef Anayasa Mahkemesi’nde 7’ye karşı 9 oyla şekil yönünden onaylanmıştır. Böylece yasama organının iradesi gasp edilmiştir.

Özel af yasasına Meclis’in beşte üç çoğunluğu karar verebilir

Kanun değişikliğiyle yasalaşan infaz paketi, açık bir özel af yasasıdır. Anayasa’nın 87. maddesine göre, özel af çıkarılmasına ancak TBMM’de, üye tam sayısının beşte üç çoğunluğuyla karar verilebilir. TBMM İçtüzüğü’nün 92. maddesine göre de af içeren kanun teklifinin kabul edilebilmesi için teklifin tümü oylanırken aynı nitelikli çoğunluk aranmalıdır.

Bu şartlar, suçluların cezaevlerinden tahliye edilmesinin önemli toplumsal ve siyasal sonuçlar doğurması nedeniyle düzenlenmiştir. Ceza politikalarının amaçları; toplumun huzurunu sağlamak, suç işlenmesini önlemek, suçluları ıslah etmek ve toplum vicdanını onarmaktır.

Cezanın hafifletilmesi veya ortadan kaldırılması af demektir

Bu infaz paketiyle, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un geçici 6. maddesiyle 30 Mart 2020’den önce işlenen ve istisna tutulan suçlardan olmayan bütün suçlarda denetimli serbestlik süresinin 1 yıl yerine 3 yıl olarak uygulanması getirilmiştir.

Geçici 6. madde, TCK’nın 65. maddesine göre özel bir af kanunudur. Çünkü maddenin birinci ve ikinci fıkralarında öngörülen denetimli serbestlik koşulları, bazı hükümlülerin cezaevinde geçirmesi gereken süreleri hafifletmekte hatta tamamen ortadan kaldırabilmektedir. Bu hükümler, cezanın infaz şekline yönelik değil, doğrudan cezanın kapsamına ve mahiyetine ilişkindir.

Bu karanlık günleri en yakın zamanda aşacağız

Bir kez daha en güçlü şekilde ifade ediyoruz: Türkiye’nin bu karanlık günleri en yakın zamanda aşacağına, hukukun üstünlüğüne inanmış ve demokrasiyi özümsemiş yöneticilerle birlikte yasama-yürütme-yargı erklerinin uyum içinde birbirinden bağımsız çalışacağına inanıyoruz.

Connect with Me: