Yeneroğlu, İç ve Dış Siyasi Gündemi Değerlendirdi:
“İnancımızı Kaybetmeyeceğiz, Herkesin Hukukunu Savunmaya Devam Edeceğiz”
İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, bugün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, gündemdeki iç ve dış siyasi ve toplumsal meselelere değindi.
“Yargının sorunlu işlediği bir ülkede ‘suç varsa elbette hesap sorulacaktır’ cümlesi propagandanın bir parçasıdır”
“İktidar, bir yandan muhalefeti teröre destek ve büyük yolsuzluk iddialarıyla hedef alırken, diğer yandan yıllardır yönettiği birçok belediyede ve bakanlıklarda ortaya çıkan sayısız yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarına ve hatta açık vakalara göz yummaya devam ediyor.” diyen Yeneroğlu, hukukun seçmece uygulandığını ve yargıya güvenin dibe vurduğu Türkiye’de, halkın muhalefet hakkındaki iddiaların inandırıcılığına inanmadığını belirtti.
“Yargının iktidarın güdümünde olduğu bir ülkede ‘Mahkeme öyle uygun gördü, demek ki deliller ciddi’ denilerek milletin aklıyla alay edilmesi başlı başına bir skandaldır” diyen Yeneroğlu, yasalar önünde herkesin eşit olmadığı bir yerde hukuk devletinden bahsedilemeyeceğini, iktidarın yargıyı kendisi için kalkan ancak muhalefet için tuzak olarak kullandığını kaydetti.
“Cezaevlerinde düşman hukuku uygulanan binlerce masum insan var”
Son dönemde İstanbul’daki belediyelere yönelik operasyonları protesto eden yüzlerce gencin kötü muameleye tabi tutulup tutuklanmasını eleştiren Yeneroğlu, ülkeyi hukuk düzeninden uzaklaştıran ve toplumsal sorunları arttıran bu uygulamaların, Türkiye’yi nüfusuna oranla en kalabalık cezaevi nüfuslarına sahip ülkeler sıralamasında baş sıralara yerleştirdiğini vurguladı.
Yeneroğlu, cezaevlerinin Türkiye’deki hukuk ve adaletin geldiği noktanın utanç duyulması gereken göstergesi olduğunu söyledi ve geçtiğimiz günlerde ziyaret ettiği Melek İpek, Melek Gelir ve Gülten Sayın’ın durumlarına da değinerek şu sözleri kaydetti: “Bu insanlar suçu olduğu için cezaevinde değil, suçları olmamasına rağmen hain darbe teşebbüsünün faturası onlara kesildiği için düşman hukuku uygulamaları sebebiyle cezaevindeler.”
“Ne silahların gölgesinde siyaset kabul edilebilir ne de legal siyaseti kriminalize eden yaklaşımlar”
Yeneroğlu, “Terörsüz Türkiye” sürecinin ve PKK’nın silah bırakmasının önemine değinerek, böyle bir imkân doğmuşsa bunun heba edilmemesi gerektiğini, sorumluluk ve cesaretle değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Sürecin sağlıklı şekilde ilerleyebilmesi için herkesin üzerine düşen sorumluğu yerine getirmesi gerektiğini kaydeden Yeneroğlu, silahların gölgesinde siyaset anlayışının da legal siyaseti kriminalize eden siyasal mühendislik projelerinin de yanlış olduğunu belirtti.
“22 bin lirayla bir işçi evini ailesini nasıl geçindirebilir!”
“Bir ay sabahtan akşama kadar çalışan bir işçi, aldığı asgari ücretle şu an sadece üç çeyrek altın alabiliyor” diyen Yeneroğlu, sırf son dört ay içinde Dolar-Euro sepeti karşısında %15 değer kaybeden Türk Lirası’nın vatandaşın alım gücünü her geçen gün zorladığını, geçinemeyen dar gelirli ücretli çalışan kesim arasında sorunların hızla büyüdüğünü; toplumda kadın ve çocuğa şiddet de dahil olmak üzere, boşanma ve intihar oranlarının arttığını, ailelerin dağıldığını söyledi.
“Küresel otoriterleşme ve savaş eğilimleri güçleniyor, içerideki toplumsal yarılmayı onarmak zorundayız”
Trump’ın ABD Başkanlığına seçilmesiyle birlikte demokrasilerin daha da kan kaybettiğini söyleyen Yeneroğlu, Türkiye’de de ‘güçlü lider, güçlü devlet’ söylemlerinin bu amaca hizmet ettiğini belirtti. Türkiye’yi AB karşısında zayıf düşürebilecek şekilde sadece ülkenin jeopolitik önemi ve askeri gücüne vurgu yapan yaklaşımların, her iki tarafta da AB üyeliği ve demokratikleşme perspektifi olmaksızın son derece sorunlu olduğunu söyledi.
Yeneroğlu, Gazze’deki halkın tehciri planlarına karşı çıkarak, İsrail saldırganlığının Filistin ve Suriye’de durdurulması için uluslararası kamuoyunun aktif çaba göstermesi gerektiğini vurguladı; Türkiye’nin yeni Şam yönetimi üzerindeki nüfuzunu, ülkenin iç bütünlüğü ve çoğulculuğu sağlayacak şekilde kullanması gerekliliğinin altını çizdi.