Saygıdeğer Genel Başkanım,

Kıymetli basın mensupları,

Saygıdeğer konuklar,

Ekranları başında ve sosyal medya üzerinden bizleri takip eden kıymetli vatandaşlarımız,

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Adil Yargı Eylem Planı basın toplantımıza hoş geldiniz.

Değerli Konuklar,

Bir kurgusal karakter, Josef K., “Bir sürü boş şey arasında adalet kaybolup gidiyor. Ortada hiçbir şey yokken mahkeme bir suç yaratıyor” demişti.

Kafka’nın oluşturduğu kurgusal karakterin bu sözleri Türkiye’de yaşadığımız dönemin sadece iki cümlelik özeti.

İçi boşalan “hukuk devleti” fikri, Anayasamızda yazan iki kelimeden ibaret artık.

Dün Anayasa Mahkemesi Başkanının “Radikal adımlar atılmalı” dediği bir noktadayız.

Avrupa Konseyine üye 47 ülkenin toplamının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yaptığı başvuru sayısı 72 bin, bizde sadece Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruş sayısı 110 bin.

Bu dramatik sayılar da göstermektedir ki; ülkemiz adına bir yol ayrımındayız.

Platon ‘Adaletsizliğin en büyüğü, adil olmayıp adil gibi görünmektir’ der.

İktidarın bir ahtapot gibi sardığı yargı alenen adaletsizlik dağıtıyor.

İktidar adil gibi görünme gereği dahi duymuyor.

Adaletsiz düzenini, büyük bir pişkinlikle sürdürüyor.

En büyük adaletsizliklere imza atan kişiler, Anayasa Mahkemesi üyesi yapılıyor. Masum insanların talimatla cezaevlerinde tutulmasına imza atan kişiler, adalet bakan yardımcısı oluyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi insanları siyasi saiklerle cezaevinde tutamazsın diyor, Cumhurbaşkanı kameralar önüne geçip, takmayız, karşı hamle yaparız diyebiliyor.

Değerli Konuklar,

Herkes farkında olmayabilir ancak bugün ülkemiz adeta cayır cayır yanmaktadır. Ve yangında kurtarmamız gereken ilk gereç hukuktur.

Hukukun özü adalettir.

Adaletsiz hukuk, yalnızca ‘yanlış hukuk’ değil, her türlü hukuk doğasından da yoksunluktur.

Ya gerçek bir hukuk devleti olacağız ya da hep beraber zulme hapsolacağız.

Ya toplum olarak birbirimizin hakkını hukukunu koruyacağız ya da hep beraber bu zulmün kaybedenleri olacağız.

İbn Haldun’u hatırlayalım. O büyük düşünürün Mukaddime’de dediği gibi; insanlara haklarının verilmemesi ve hakların ihlal edilmesi bir zulümdür.

Bu zulmün bedeli ağırdır.

Zulüm, yani insan haklarının ihlal edilmesi, toplumun ve medeniyetin harap olmasına ve ne yazık ki bir süre sonra devletin çökmesine neden olur.

Bu nedenle, beka meselesi, aslında zalimin kendisidir. Evet, zalim bir beka meselesidir.

Çünkü adalet olmadan düzen olmaz, toplumda huzur kalmaz, kalmadığı gibi.

Adalet öncelikle devletin baş sorumluluğudur. Hukuk devleti ancak bu şartla gerçekleşir.

Hukuk devletinde temel haklar, devletçe lütfedilmezler, yalnızca güvence altına alınırlar.

Hukukla sınırlı devlet de ancak yargı bağımsızlığı ile sağlanır. Çünkü bağımsız yargı, devletin vatandaşa verdiği sözlerini yerine getirmeye zorlayan biricik aygıttır.

Bu sebeple, 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nin 16. maddesi der ki; “Hakların güvence altına alınmasını sağlamayan, kuvvetler ayrılığı ilkesini benimsemeyen toplumlar, asla bir anayasaya sahip değildirler.

Yani anayasal devletten bahsedebilmemiz için bağımsız ve tarafsız yargı şarttır.

Maalesef ülkemizde yargı ne tarafsız ne de bağımsızdır.

Yargı zorbalığın bekçisi haline getirilmiştir.

İşte bu sebeplerle huzurunuzda ilan ettiğimiz Adil Yargı Eylem Planımız, yargının her bir parçasında reformlar öngören bir plandır.

Kapsamlı ve çetrefilleşmiş yargı sorunlarına kuşatıcı çözümlerimiz var.

İktidara geldiğimizde ivedilikle bu adımları atacak ve yargıyı siyasetin güdümünden kurtaracağız ve her şeyden önce ilk reform olarak yürütmeyi hukukun üstünlüğüne tabi kılacağız.

Kıymetli Misafirler,

İnsan onur ve haysiyetinin korunması ve yüceltilmesi devletin varlık sebebidir. Böyle bir Türkiye için öncelikle adalet, insan hakları ve hukukun üstünlüğü bilincini yükseltmemiz gerekiyor.

Bunun için birinci adımımız, eğitim sisteminden başlamak olacak.

Bu başlıkta 15 adet yenilik öngörüyoruz.

Birinci olarak, ilkokuldan itibaren özgürlükçü demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve kadın erkek eşitliği derslerini eğitim müfredatına koyacağız.

Çünkü biliyoruz ki, kanunları sadece hukukçular biliyorsa, o yerde hukuk yok demektir.

Dolayısıyla adalet bilincini ve özgürlük kültürünü sarsılmaz, kıyamet kopsa da tartışılmaz bir bilinç olarak toplum düzenimizin vazgeçilmezi haline getirmeliyiz.

Muktedir olanlar adaleti ezse de, adaletsizliği engelleyecek yeterince gücümüz olmadığı zamanlar olsa da, itiraz etme bilincinden yoksun bir halimiz asla olmamalı.

Bu ancak güçlü bireylerle olur. Güçlü birey olmadan sivil toplum olmaz, güçlü sivil toplum olmadan hukuk devleti olmaz. Bu bilinçle hareket edeceğiz.

İkinci olarak, hukuk eğitimini de ciddi bir reforma tabi tutacağız.

Son yıllarda hızla çok sayıda yeni hukuk fakültesi açıldı.

Hem hukuk fakültelerinin toplam kontenjanları hızla arttırıldı hem de yeni hukuk fakültelerindeki öğretim üyesi sayıları yetersiz bırakıldı. Buna paralel olarak da eğitim kalitesi ciddi bir biçimde düştü.

Yeterli donanıma sahip olmayan öğrencilerin fakültelere girebilmesi ve layıkıyla hukuk fakültesi eğitimi verilmemesi yargı faaliyetindeki kaliteyi de düşürdü.

İşte bu nedenle, nitelikli hukuk eğitimi için standartlar oluşturacak ve bunları sağlamayan hukuk fakültelerini zamanla kapatacağız.

Üçüncü olarak, mevcut hukuk fakültelerinin kontenjanlarını azaltacağız. Hukuk fakültesine girişi zorlaştırmak için de uygulanan barajı yükselteceğiz.

Dördüncü olarak, Adalet Meslek Yüksek Okullarından dikey geçiş yoluyla hukuk fakültesine geçiş imkanını kaldıracağız.

Çünkü biz, her iki meslek grubunun eğitiminin ayrı olması gerektiğini düşünüyoruz.

Beşinci olarak, hukuk fakültelerinin müfredatını dünyanın önde gelen hukuk fakültelerinin programlarını da dikkate alarak kapsamlı yeniliklere tabi tutacağız.

Altıncı olarak, öğrencilerin muhakeme yetilerini artıracak mantık, hukuk felsefesi gibi ders ve etkinlikleri zorunlu tutacağız.

Yedinci olarak, hukuk fakültelerinin enstitüler açmasını teşvik edeceğiz. Öğrenciler için teknoloji ve bilişim başta olmak üzere birçok konuda seçmeli ders imkânı oluşturacağız.

Sekizinci olarak, yabancı dil eğitimini destekleyecek, yurtdışı değişim programlarını yaygınlaştıracağız.

Hukuk eğitimine ilişkin dokuzuncu adımımız, öğrencilerin uzmanlaşabilmeleri ve uygulamalara hazırlanabilmeleri için duruşma simülasyonlarını yaygınlaştırmak olacaktır.

Onuncu olarak hukuk fakülteleri ile adliyeler arasında iş birliğini arttırıcı düzenlemeler getireceğiz.

Hukuk eğitimi hususunda atacağımız son adımımız, Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı’nı derhal uygulamaya koymak olacak.

Bu sınav, hukuk mezunlarının avukatlık stajına başlayabilmeleri için geçmeleri gereken ve gerçekten ölçücü olan bir sınav olarak düzenlenecektir.

Ayrıca hakim ve savcılık başvurularında bu sınavdan elde edilen puan ilk elemede kullanılmış olacaktır. Böylece hukuk mezunları bu sınav ile meslek hayatı öncesi bir ön elemeye tâbi tutulacaktır.

Değerli Konuklar,

Eylem planımız doğrultusunda atacağımız ikinci adım avukatlık mesleğine ilişkin yenilikler olacak. On tane somut yenilik önerimiz var.

Hukuk alanında en fazla mensubu olan ve doğrudan vatandaşlarımıza temas edenler elbette avukatlar.

Avukatlarımızın da çok fazla sorunu var. Mesleki faaliyete ilişkin de giderek kalıcı hale gelen sorunlar bunlar.

Her şeyden önce avukatlık mesleğine yargının asli bir unsuru olarak anayasal statü vereceğiz.

İkinci olarak, çoklu baro modeline son vereceğiz.

Üçüncü olarak, baro ve barolar birliği seçimlerinde temsilde adalet ve seçim sonrası yönetim kurullarında da nisbi temsili uygulayacağız.

Böylece baroların ideolojik ayrışmaların tarafı olmaları engellenecektir.

Barolar üzerinden siyasi kamplaşmalar oluşturulmasını doğru bulmuyoruz. Baroların mesleki faaliyetlerin kolaylaştırılması ve hukuk devleti adına inisiyatif almasını destekliyoruz.

Dördüncü olarak, baroların, adliye yönetiminden sorumlu adalet komisyonlarında temsil edilmesini sağlayacağız.

Beşinci olarak avukatların ekonomik sorunlarına çözümler getireceğiz.

Avukatların baroların belirlediği tavsiye niteliğindeki ücretlerden düşük maaş verilmesinin önüne geçeceğiz.

Aynı doğrultuda, stajyer avukatlara Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenek ayıracağız.

Adli yardım ve CMK hizmetlerinde genç avukatlara mesleklerinin ilk beş yılında öncelik tanıyacak ve bu ücretleri artıracağız.

Serbest çalışan ancak ofis tutamamış avukatlara baroların toplantı odası imkanı sunmasını sağlamak üzere teşvik sağlayacağız.

Kıymetli Misafirler,

Hâkim ve savcılar, yargı faaliyetini millet adına ifa eden, yargının bir diğer asli unsuru…

Bu nedenle üçüncü ana başlığımız, hâkim ve savcılık mesleklerine ilişkin olacak.

25 somut çözümle gerekli adımları hemen atacağız.

Hâkim ve savcıların mesleğe girişinden başlayarak, atama ve terfileri, disiplin soruşturmaları ve emekliliklerine kadar nesnel kriterler getireceğiz.

Bu konudaki ilk adımımız, mesleğe girişte mülakatı kaldırmak olacak.

Hâkim ve savcıların mesleğe girerken öncelikle Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı’ndan aldıkları puana göre ilk elemeleri yapılacak.

Sonra çoktan seçmeli bir yazılı sınav yapacağız. Çoktan seçmeli sınavdan geçen adayları bu sefer ikinci aşamada, klasik sorulardan oluşan, muhakeme yeteneklerini ölçen bir sınava tabi tutacağız

Böylece başarılı, nitelikli bir hukukçu hiç kimseden referans almadan mesleğe girebilecek. Dahası meslek hayatı boyunca kendini birilerine manevi bir borç ödemek zorunda hissetmeyecek.

İkinci olarak, mesleğe kabul edilen hâkim ve savcı adaylarını sıkı bir eğitime tabi tutacağız.

Teorik ve pratik eğitimle adayları mesleğe hazırlayacağız.

Eğitim sonucunda aktif göreve atanmalarından önce niteliklerini ölçen ve değerlendiren bir sınav yapacağız.

Üçüncü olarak, yargıda uzmanlaşmayı sağlamak amacıyla hâkimlerin uzmanlık alanlarına göre görevlendirilmeleri esasını kabul edeceğiz.

Atamalar sırasında, hâkim ve savcıların yüksek lisans ve doktora mezuniyetlerini dikkate alacağız.

Hukuk doktorası yapmış olan ancak hâkim ve savcı olmayan hukukçuların, ayrı sınavlar ile ilk derece ihtisas mahkemelerinden mesleğe başlayabilmelerini sağlayacağız.

Hâkim ve savcıların görev aldıkları ihtisas mahkemelerinden başka alandaki mahkemelere atanmasını, istisnalar dışında, engelleyeceğiz. Böylece mahkemelerin, uzman hakimlerden oluşmasını sağlayacağız.

Dördüncü olarak, hâkim ve savcılık teminatlarını güçlendireceğiz.

Hâkimlerin yürütme organından tamamen bağımsız olmasını sağlamak için, idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığı’na bağlı olduğuna ilişkin anayasa hükmünü kaldıracağız.

Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun ‘Hâkim ve Savcıların Derece Yükselmesi Esaslarına İlişkin İlke Kararı’nda yer alan ilke ve esasları kanunla düzenleyeceğiz. Bütün atama ve terfileri bu kanundaki nesnel kriterlere tabi kılacağız.

Atama yapılacak hâkim ve savcı kadrolarını önceden ilan edeceğiz.

Bütün hakimlere coğrafi teminat güvencesi sağlayacağız.

Uygulamada karşılaşılan hukuka aykırı ve etik dışı vakaları göz önüne alarak mevzuatı ölçülülük ilkesine uygun olarak güncelleyeceğiz.

Hakimler ve savcılar hakkında tesis edilen tüm disiplin işlemlerini yargı denetimine açacağız.

Doğrudan Cumhuriyet Başsavcılıklarına bağlı olacak şekilde adlî kolluk teşkilatı kuracağız.

Mesleki faaliyeti kapsamında hâkim ve savcıların yürütme organından ve idareden bağımsızlığını tesis edeceğiz.

Mevzuatta düzenlenmiş disiplin suçlarını işlemeyen bir hâkim ve savcı disiplin cezası almayacağını, görevden alınmayacağını veya meslekten ihraç edilmeyeceğini kesin olarak bilecek.

Böylece bizim getireceğimiz sistemde, nitelikli bir hukukçu tamamen kendi becerisiyle mesleğe girebilecek. Kimseye borçlu olmadan ve kimseden de korkmadan tamamen hukuka bağlı olarak vicdanıyla karar verebilecek.

İşte DEVA Partisi olarak, adil karar vermek isteyen hâkim ve savcılara bu güvenceleri veriyoruz.

Çok Saygıdeğer Misafirler,

Savcıların görevi kamu adına suçları soruşturmak ve iddialarda bulunmaktır. Hakimlerin ise hem bu iddiaları hem de bu iddiaların muhataplarının savunmalarını tarafsız olarak değerlendirmesi gerekir.

Halbuki, hakim ve savcıların mesleki eğitimden başlayarak, işyerindeki ve duruşmalardaki yerleri yan yanadır. Bu durum da hakimlerin savcıların görüşlerine daha yakın olmasına neden olmaktadır.

Bu sebeple; beşinci olarak, hakimlik ve savcılık mesleklerini birbirinden ayıracağız.

  • Hâkimlerin savcı, savcıların da hâkim olarak görevlendirilmelerine imkân veren yasal düzenlemeleri kaldıracağız.
  • Hâkimlerin ve savcıların sınavlarını, eğitimlerini, mesleğe alım süreçlerini ve fiziki mekânlarını birbirinden ayıracağız.
  • Savcıların adliye binalarının dışında, kendilerine ait binalarda görev yapmalarını sağlayacağız.
  • Duruşma salonlarındaki oturma düzeninde hâkim ve savcıyı ayrıştıracağız.

Yargının üç ayağı olan hâkim, savcı ve avukat arasındaki fonksiyonel iş birliğine denge getireceğiz.

Saygıdeğer Konuklar,

Hakim ve savcıların ayrılmasının bir diğer boyutu atama, terfi ve disiplin işlemlerine dair karar mercii olan HSK (Hakimler ve Savcılar Kurulu)’nun Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu olarak ikiye ayrılmasıdır.

Bu sebeple dördüncü ana başlığımız Hakimler Kurulu ile Savcılar Kuruludur.  12 tane yenilik önerimiz var.

Bu noktada ilk olarak, Hâkimler Kurulu ile Savcılar Kurulu üyelerinin görev süresini 6 yıllık tek seferle sınırlayacağız. Kurul üyeliğinin ayrı bir meslek ve kariyer imkânı haline gelmesine izin vermeyeceğiz.

İkinci olarak, kurullarda demokratik meşruiyetin sağlanması için üyelerin en az yarısının TBMM tarafından ve siyasi tarafsızlığı sağlayacak şekilde üçte iki nitelikli çoğunlukla seçilmesini esas alacağız. Böylelikle yürütmenin yargı üzerindeki etkisini sonlandıracağız.

Üçüncü olarak, TBMM tarafından seçilecek adayların kamuya açık bir biçimde mülakata tabi tutulmasını sağlayacağız.  Böylece bir taraftan adaylar kamuoyunda yeterince tanınacak, diğer taraftan da nitelikli adaylar seçilmiş olacak.

Dördüncü olarak, hem Hâkimler Kurulu’nda hem Savcılar Kurulu’nda ve hem de bütün yüksek mahkemelerde cinsiyet kotası öngöreceğiz.

Beşinci olarak, Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu’nda çoğulculuğu ve kaynak çeşitliliğini sağlayacağız. Bunun için Yargıtay, Danıştay, öğretim üyeleri, bölge adliye mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri, savcılar, ilk derece mahkemesi hakimleri ve avukatlar arasından olmak üzere atama kaynaklarını belirledik.

Hakimler Kurulu’nda Adalet Bakanı ve yardımcısı yer almayacak.

Kamu düzeninin sağlanması ve suçların soruşturulmasında Adalet Bakanlığı’nın sorumluluğunun olması sebebiyle bakanlığın Savcılıklarla irtibatının olması gerektiğini düşünüyoruz. Hâkimler Kurulu’nda ise yürütme organı ile kurulu tamamen birbirinden ayırıyoruz.

Son olarak, 13 üyeden oluşan Hakimler Kurulu ile 12 üyeden oluşan Savcılar Kurulu’nda herhangi bir ideolojik grubun tekelinde olmayacak şekilde çoğulcu düzeni sağlayacağız. Ayrıca Kurullarda avukatlara ve öğretim üyelerine yer verilmesi ile şeffaflığın sağlanacağını düşünüyoruz.

Değerli Konuklar,

Yargı sistemimizde en yüksek mahkeme Anayasa Mahkemesi…

Anayasa Mahkemesi; hem yasama organını denetlemekle hem de insan hak ve özgürlüklerini korumakla görevli.

Bu yüzden Mahkemenin bağımsızlığını sağlamak, üye niteliğini artırmak, mahkemeyi güçlendirmek çok önemli.

İşte bu nedenle, beşinci ana başlığımız Anayasa Mahkemesinin güçlendirilmesi olacak. 15 tane somut çözüm önerimiz var.

Bu amaçla ilk olarak, Anayasa Mahkemesi’nin üye sayısına ve üyelerin niteliklerine ilişkin değişiklikler yapmayı öngörüyoruz.

Mevcutta 15 olan üye sayısını 21’e çıkaracağız.

Meclis, 21 üyeden 18’ini, üye tamsayısının üçte iki nitelikli çoğunluğuyla seçecek.

Anayasa Mahkemesi’nin üye kombinasyonunu da fazlasıyla çeşitlendirdik.

Cinsiyet kotasıyla birlikte öğretim üyeleri, Sayıştay, Yargıtay, Danıştay üyeleri, avukatlar, Anayasa mahkemesi raportörleri, üst düzey kamu görevlileri, hakim ve savcılar arasından atamalar gerçekleştirilecek. Hiçbir grup Anayasa Mahkemesi’nde ideolojik/siyasal ağırlık kazanmayacak.

Anayasa Mahkemesi’ne TBMM tarafından seçilecek 18 üye, TBMM’de televizyondan canlı yayınlanacak mülakatlar sonucunda seçilecek.

İkinci olarak, üyelerin görev süresi 12 yıl ve tek seferden ibaret olacak.

Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay tarafından belirlenecek adayların en az 5 yıl Yüksek Mahkeme üyesi olarak görev yapmış olması şartı aranacak.

Böylece yakın zamanda olduğu gibi, kanunların etrafından dolanarak, Anayasa’nın üyelik için aradığı şartlar hiçe sayılarak atamalar yapılamayacak.

Üçüncü olarak Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurunun kapsamını genişleteceğiz.

  • Bireysel başvuru süresini 30 günden 60 güne çıkaracağız.
  • Anayasa Mahkemesi’nde bireysel başvuruları inceleyen bölüm sayısını artıracağız. Böylece bireysel başvuruların daha kısa sürede sonuçlanmasını sağlayacağız.
  • Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açma hakkını genişleterek anayasal denetimi kolaylaştıracağız. Yalnızca Cumhurbaşkanı ile en fazla sandalyeye sahip ilk iki partinin değil, TBMM’de grubu bulunan tüm siyasi partilerin ve TBMM üye tamsayısının en az onda biri kadar milletvekilinin iptal davası açabilmesini sağlayacağız.
  • Anayasa Mahkemesi’ni organ uyuşmazlığı davaları bakımından da yetkilendireceğiz. Böylece yasama, yürütme, yargı organları ile siyasi partiler ya da Anayasa’da düzenlenen kurumlardan biri, bir diğer anayasal organ ya da kurumun anayasal yetkilerini aştığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilecek.

Sonuç olarak, yetki ve görevleri genişletilerek güçlendirilmiş, üye çeşitliliği sağlanmış bir Anayasa Mahkemesi’ne kavuşmuş olacağız.

Çok saygıdeğer Misafirler,

Yargıtay ve Danıştay; temyiz görevi ifa eden, olağan yargılama mekanizmasındaki en yüksek iki mahkeme…

Altıncı ana başlığımız bu iki mahkeme olacak ve böylece üye kompozisyonunu çeşitlendirmek için adımlar atacağız. 11 adet yenilik öngörüyoruz.

İlk olarak, üye seçimlerinde bir cinsiyet kotası öngöreceğiz.

İkinci olarak, Yargıtay hukuk daireleri üyeleri, Hâkimler Kurulu tarafından seçilecektir.

Yargıtay ceza daireleri üyelerinin ise yarısı Hâkimler Kurulu’nca yarısı Savcılar Kurulu’nca seçilecektir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve vekili, Yargıtay Genel Kurulu tarafından seçilecektir.

İkinci olarak, Danıştay üyelerinin dörtte üçü Hâkimler Kurulu dörtte biri TBMM tarafından seçilecektir.

Bu mahkemelere üyelik için somut ve nesnel kriterler öngöreceğiz. Şartları sağlamayan hâkim ve savcılar bu mahkemelerde görev alamayacak. Atamalarda üyelerin en az yarısının bölge adliye mahkemesi ve bölge idare mahkemelerinden olmasını zorunlu kılacağız.

Yargıtay ve Danıştay üyeliklerinde nesnel kriterler getirerek, atama makamlarını Yargıtay’da tamamen, Danıştay’da ise dörtte üç oranında Hakimler Kurulu’na bırakacağız. Böylece yargının bağımsızlığını ve mahkemelerin niteliğinin artırılmasını sağlayacağız.

Değerli Konuklar,

Yedinci ana başlığımız, Sayıştay. Bu hususta 3 adet somut önerimiz var.

İlk olarak, kesin hüküm yetkisine sahip Sayıştay’ı Anayasa’da yüksek mahkeme olarak düzenleyeceğiz.

İkinci olarak, Sayıştay’ın etki gücünü artırmak ve yolsuzlukları gerçekten tespit eden ve yargılayan bir mahkeme haline gelmesini sağlamak şart. Bunun için Sayıştay üyelerinin bütünüyle TBMM tarafından nitelikli çoğunlukla seçilmesini sağlayacağız.

Üçüncü olarak Sayıştay raporlarının tamamının TBMM Kesin Hesap Komisyonu’na sunulmasını zorunlu tutacağız.

Değerli Misafirler,

Seçim güvenliğinden sorumlu bir kurul olan Yüksek Seçim Kurulu’nu da Anayasa’da yüksek mahkeme olarak düzenleyeceğiz.

Kurulu idari ve yargısal görevleri bakımından iki daireye ayıracağız.

Çok saygıdeğer Misafirler,

Yargı sistemimizin yapısal sorunlarına ilişkin çözüm önerimizin önemli başlıklarını aktarmış olduk.

Bir de bozulmuş yargı sistemiyle vatandaşlarımızın ihlal edilen adil yargılanma hakkı konusu var.

Adil yargılanma hakkı ve buna bağlı olarak makul sürede yargılanma hakkı, adalete erişim ve hak arama hürriyeti, masumiyet karinesi gibi hususlara dair çözüm önerilerimiz de eylem planımızda sekizinci ana başlık olarak yer alıyor. Kırk adet yenilik öngörüyoruz.

Bu amaçla atacağımız ilk adım, yargı sistemimizde yargılamaların uzun sürmesini engellemek… Hakimlerin ve adli personelin sayısını arttırmak hedeflerimiz arasında.

İkinci olarak, adli tatili kaldıracağız.

Üçüncü olarak ihtisas mahkemelerini çoğaltacak ve hâkimlerde uzmanlaşmayı teşvik edeceğiz.

Dördüncü olarak, yargılamaya gerek kalmadan uyuşmazlıkların çözümü için arabuluculuğu birçok alana yayacağız.

Beşinci olarak, usul ekonomisi ilkesini hâkim kılacağız. Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Ceza Muhakemeleri Kanunu ve İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda yargılamayı hızlandırmaya yönelik değişiklikler yapacağız.

Altıncı olarak, gereksiz duruşmalar yapılmasının önüne geçeceğiz. E-duruşma uygulamasını yaygınlaştıracağız. İzinli olan hâkimlerin UYAP sisteminden öğrenilebilmesine imkan sağlayacağız. Böylece duruşmaların yalnızca gerekli hallerde gerçekleştirilmesini sağlayacağız. Avukatların da zaman kaybını önleyeceğiz.

Bizler, geç kalan adaletin adalet olmadığının bilinciyle hareket ediyoruz. Bu nedenle yedinci olarak, tüm önlemlerimize rağmen makul yargılama süreleri aşılırsa Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunma zorunluluğu olmadan tazminatların tazminat komisyonu ile ödenmesini sağlayacağız.

Sekizinci adımımız mahkemeye erişim hakkı ve hak arama hürriyetine ilişkin olacak.

Çevre davalarında, dava açma ehliyetinin olmadığından bahisle açılan davalar sıklıkla usulden reddediliyor. Çevrenin korunabilmesi için çevre davalarının kolaylıkla açılabilmesi gerekiyor. Bunun için çevre davalarında dava açma ehliyetini genişleteceğiz.

Kimi durumlarda vatandaşlarımız sırf maddi yoksunluklar sebebiyle haklı oldukları konularda bile dava açamıyorlar. Bunu engellemek üzere, yargılama giderlerini ve harçları genel olarak düşüreceğiz.

İşçiler, kadınlar ve çocuklar için adli yardımda pozitif ayrımcılık yapacağız.

Hak arama bilincini ve imkanlarını genişletmek üzere Hukuki Himaye Sigortalarını teşvik edeceğiz.

İdareye karşı açılan davalarda, davalı idare kendi avukatı tarafından temsil ediliyorsa davanın reddedilmesi halinde idarenin avukatına karşı vekalet ücreti ödenmesi uygulamasına son vereceğiz.

Ceza yargılamalarında şüpheli ve sanık haklarının sıklıkla ihlal edildiğine şahit oluyoruz. Masumiyet karinesini ihlal eden uygulamalara, haksız gözaltı ve tutukluluklara son verilmesi gerekiyor.

Bunun için soruşturma sürecinin niteliğini artırmak ve iddianamelerin isabet oranını artırmak gerekiyor. Savcılıklar ve savcılıklara bağlı adli kolluk teşkilatının bağımsız olarak faaliyet göstermesini sağlayacağız. Bunların teknik kapasitelerini güçlendireceğiz.

Savcıların alacakları ifadelere dair standartlar getireceğiz. Standart olarak, hatırlatıcı kılavuzlar ile savcıların aldıkları ifadelerde eksiklik bırakmamasını sağlayacağız. Tekrar tekrar ifade alınmasının veya kritik hususlara dair eksik bilgi alınmasının önüne geçmek istiyoruz.

Uzun tutukluluk sorununun temelden çözümü için yargılamada hedef süreleri kısaltacağız.

Tutukluluk kararlarında gerekçeli karar verilmesini zorunlu hale getireceğiz.

Savcıların terfilerinde; hazırlamış oldukları iddianameler ve mütalaaların isabet oranının dikkate alınmasını sağlayacağız.

Böylece her şeyden önce savcılar daha titiz araştırma yapacaklar. Yüksek kanaat getirdikleri soruşturma ve kovuşturmaları yürütecekler. Tutukluluk taleplerini de buna göre belirleyecekler.

Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının gereğinin yerine getirilmesi ve bu mahkemelerin içtihatlarına da tüm yargı sisteminin uyumu çok önemli bir konu.

  • Görevini kötüye kullanarak Anayasa Mahkemesi veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği hak ihlali kararına sebep olan hâkimlere ve savcılara bu tazminat ve zararı geri döndüreceğiz.
  • Hâkimlerin terfilerinde, kararlarını verirken özenli davranmalarını sağlayacak bir sistem kuracağız. Bu amaçla, verdikleri kararların Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla uyumlu olup olmadıklarını kontrol edeceğiz.
  • Güncel Anayasa Mahkemesi kararlarını bülten olarak dağıtacağız.

Böylece Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kararlarının benzer tüm davalar bakımından uygulanmasını sağlayacağız.

Değerli Konuklar,

DEVA Partisi olarak tek amacımız, temel hak ve özgürlüklerin lütfedilmediği, insanın onuruyla yüceltildiği, tüm vatandaşlarımızın hukukun önünde eşit olduğu, özgürlükçü, çoğulcu ve adil bir düzen kurmak ve bu düzeni kalıcılaştırmaktır. Bunu sağlamak için elimizden ne geliyorsa yapacağız.

Bu doğrultuda, bir yandan Türkiye’yi yeniden demokratik bir zemine oturtmak için Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş mutabakatına büyük katkılarda bulunuyoruz.

Öte yandan; artık kanser haline gelmiş ve adalet yerine zulüm dağıtan, insanları mağdur eden yargı sistemine ameliyat yapmak üzere ‘Adil Yargı Eylem Planımızı’ huzurlarınızda ilan ediyoruz.

Görünen bir gerçek var;

Artık herkesin malumu olduğu üzere, insan haklarını vatandaşlarına lüks gören bu yönetim, artık son demlerini yaşıyor.

İktidar açısından yolun sonu göründü.

Güç sarhoşluğunun sonu yaklaştı.

Bu sebeple en büyük reformu şimdi açıklıyorum.

Bu iktidar ilk seçimde değişecek, yürütme iktidar değişikliği anı itibarıyla hukukun üstünlüğüne tabi olacaktır.

Türkiye, insan haklarının yok sayıldığı bu karanlık günleri ilk seçimde aşacaktır.

Ülkemizde insan onuruna dayalı gerçek bir hukuk devletini hep birlikte inşa edeceğiz.

İşte tüm bu çalışmalarımız da bunun için. En kısa sürede demokratik hukuk devletini tesis etmek için.

Biz gelecek adına ümitliyiz.

Biz, Türkiye’nin dertlerine deva olmaya talibiz.

Yaşanan tüm haksızlıklara son vermeye ve temel hakların Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği normları çerçevesinde güvence altına alındığı bir Türkiye’yi inşa etmeye talibiz.

Adil, özgürlükçü, demokratik, mutlu ve müreffeh bir Türkiye umuduyla hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum.

Sağolun, varolun…

Connect with Me: