“Bayburt’tan Köln’e Uzanan Bir Göç Hikâyesi” [Türkiye Gazetesi Pazar Ertesi Köşesi]

ANKARA- Bayburt’tan 9 aylıkken ayrılarak ailesiyle birlikte Almanya’ya yerleşen ve 2015 yılına kadar orada yaşayan AK Parti İstanbul Milletvekili ve MKYK üyesi Mustafa Yeneroğlu, Bayburt’tan Köln’e uzanan göç hikâyesini gazetemize anlattı. Yeneroğlu’yla, neden Köln’e göç ettikleri, çocukluk ve gençlik yıllarında yaşadıkları, Avrupa’da artan İslam düşmanlığı, Müslümanların yaşadığı sıkıntıları ve siyasete atılma hikâyesini konuştuk. Yeneroğlu’nun sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:

 

BABAM BENİ O HALDE GÖRÜNCE, BİZİ ALMANYA’YA GÖTÜRMÜŞ

-Sizin Bayburt’tan Köln’e uzanan bir göç hikâyeniz var. Biraz bahseder misiniz?

Ağustos 1975’te Bayburt’un Nişantaşı köyünde doğdum. Babam 1973’te işçi olarak Almanya’ya gitmiş. Annem, ablam ve ben köyde kalmışız. Babaannem bizi çok severdi ama otoriter bir kadındı. Belki de başka çaresi yok, dedem 1958’te vefat edince 11 çocuğu yetiştirmek kolay değil tabi. Kızdığı zaman sert konuşurmuş. Karadenizlilik de var. Gelinlere de fazla yüz vermezmiş. Annem de başka köyden gelmiş, kendini ispat etmesi gerekiyor tabi. Sürekli tarlaya gitmek zorunda olduğu için biz de hep evin önünde kendi hâlimizdeyiz. Bir gün babam izne gelmiş. Ben o zaman 9-10 aylığım. Annem yine tarlada çalışıyor. Çocuklara kimse bakmıyor; sokakta böceklerle, karıncalarla oynuyoruz. Babam üstümüzü başımızı toz toprak içinde görünce, ‘Benim bir daha oğlum olacak mı?’ diye düşünüp bizi köyden götürmeye karar vermiş. 1976 yılından 2015 yılına kadar Almanya’da yaşadım. Ardından Türkiye’ye döndüm.

MAHALLEDE MİLLİ MAÇ YAPABİLMEK İÇİN UZAKTAN ALMAN GETİRİRDİK

-Çocukluğunuz nasıl geçti? Nasıl bir ortamda büyüdünüz?

Babam, Almanya’ya işçi olarak en son gidenlerden. Çünkü Almanya 1973’te işçi almayı durdurmuş. Bu arada Almanya’da erkek ve kız kardeşim doğdu. Biz 4 kardeş, annem ve babamla birlikte 34 metrekarelik evde büyüdük ama çok güzel bir çocukluk dönemi geçirdim. Almanlar, ‘Bunlar nasılsa geri dönecekler’ diye yabancıları mahalle mahalle bölmüşlerdi. Bizi zamanında askerler için yaptıkları evlere yerleştirmişler. Bizim mahallenin biraz ilerisine İtalyanlar, bir mahalle sonrasına ise Yugoslavlar yerleştirilmişti. Biz çocukken milli maçlar yapardık fakat maç yapacak Alman bulamazdık. Uzaklardan davet ederdik ki; onlara karşı maç yapalım. Çünkü orta sınıf bir Alman o bölgede bulunmazdı.

– Göç eden Türk vatandaşlarının bulunduğu ülkelerde eğitimden dinine kadar pek çok sorunla karşı karşıya kaldığını duyuyoruz. Okul ve sosyal hayatınızda zorluklarla karşılaştınız mı?

Çocukluğum boyunca bir ayrımcılık yaşadığımı iddia edemem. Bu belki benim kişiliğimle de alakalı. Çünkü ben böyle bir şeyi kabul etmem. Mücadelesini veririm. O sebeple olacak ki ayrımcılığa uğradığım hatırası yok denecek kadar az bende.

HİÇBİR ZAMAN AYRIMCILIĞI KABULLENMEDİM

-Sizlerin bulunduğu yerleri sorunlu mahalle olarak mı adlandırıyorlardı?

Tabii ki. Yabancıların yoğun olduğu yerler, sosyo-ekonomik ve eğitim statüsünün en düşük olduğu yerlerdi. Biz bize yaşıyorduk, Türkler olarak birbirimizle olan dayanışmamız çok güçlüydü, Türkmüş, Kürtmüş, Aleviymiş bilirdik ama hiç birbirimizi ötekileştirmedik, birbirimize sahip çıkardık. Almanlar o dönem farkında değildi ve kabullenmek istemiyorlardı, ama Almanya çoktan çok kültürlü bir toplum olmuştu.

MARKET TORBASI İLE SOKAKTA DOLAŞAMAZSINIZ

-Türklerin eğitim gördüğü okullara mı gittiniz?

Türk mahallelerin yoğun olduğu bölgelerde okullar oluyordu. Bizim sınıfta öğrencilerin belki de yarısı Türk’tü. Geri kalanının çoğu yine yabancıydı. Türk öğretmenler, sadece Türkçe dersi veriyordu. Geri kalan hocalar hep Alman’dı. İnsanlara ‘Çocuklarınız nerede okula gidiyor?’ diye sorunca, ‘Aldi’nin arkasında’ derlerdi. ‘Aldi’ en ucuz süper marketti. Türklerle Aldi üzerinden dalga geçerlerdi. Büyüklerimiz de Aldi torbası görünce çocuklar ‘Bununla neden dolaşıyorsunuz’ derlerdi.

BAŞKALARININ YAŞADIĞI AYRIMCILIKLARLA MÜCADELE EDİYORUZ

-Peki, sizin aileniz?

Bizim mahallede kimse çocuklarının eğitimiyle fazla ilgilenmezdi. Ancak babam, eğitimimiz konusunda çok hassastı. Bize hep, ‘Okuyun, bari siz adam olun’ derdi. Okul derslerimde hassastı. Hatta o kadar hassastı ki 6 yaşımdayken beni 18 durak uzağa, Kur’an eğitimi almam için gönderirdi. O şekilde Milli Görüş ile tanıştım. 1995 yılında üniversiteye başladığımda Türklerin oranı yüzde 3’ün altındaydı. Üniversite mezunları ise yüzde 1,5 civarındaydı. Bir de bizim büyüklerimiz, yaşadığı ayrımcılığın farkında değildi. Düşünün, Almancayı yarım yamalak biliyorsunuz, bir yere gittiğinizde muhatabınız sizinle dalga geçiyor ama siz dalga geçtiğinin farkında bile değilsiniz.

KONSOLOSLUĞA GİTTİĞİMİZDE O GÜNÜMÜZÜ ÖLDÜ KABUL EDERDİK

Siz ayrıca hukukçusunuz. Çevrenizde gördüğünüz ayrımcılıktan dolayı mı hukuk okumayı seçtiniz?

Liseden sonra, Köln Üniversitesi’nde hukuk eğitimi almaya başladım. Okulu erken bitirdim. Sonra insani yardım dernekleriyle dünyanın farklı bölgelerine gittim, İslam dünyasını dolaştım. Batı Avrupa’yı karış karış bilirim zaten. Okul yıllarımda hukuki konularla ilgilenmeye başlamıştım. Türk toplumunun bir aktivisti olarak mücadelemizi veriyorduk. Müslümanların dışlanmasına karşı kamusal alanda eşit hakların elde edilmesine ilişkin mücadele verdik. Bütün hayatım da öyle geçti. Biz o dönemlerde konsolosluğa gittiğimiz zaman o günümüzü öldü kabul ederdik. Yine horlanacağız, aşağılanacağız, yine senli-benli konuşacaklar büyüklerimizle diye. Ben o zaman çocuğum, pek bir şey anlamıyorum ama ‘yine annemizin başörtüsünü mesele yapacaklar’ diye düşünürdük. Şimdi bunları çocuklarımıza anlattığımızda onlara uzak geliyor ama hâlâ orada orta yaştaki insanlarımızın çoğu fazlasıyla bu kötü günleri hatırlar.

-Davaları takip ettiğinizi söylediniz. Ne tür davalara bakıyordunuz?

Avrupa’da Müslümanların yaşadıkları ayrımcılık, cami yapımı, ezan meselesi, helâl et kesimi, başörtüsü meselesi, Türkçe konuşma, etnik ayrımcılık, kurumsal hakların ötelenmesi gibi birçok arkadaşımızla birlikte yüzlerce davayı takip ettim.

ALMANYA’DA HER GÜN ORTALAMA 5 MÜLTECİYE SALDIRILIYOR

-Avrupa’da İslam düşmanlığı hâlâ artıyor mu?

Hem de çok ciddi biçimde artıyor. Almanya’da her gün en az 5 mülteciye ya da mülteci kampına saldırılar yapılıyor, özellikle son yıllarda her gün Müslümanlara ve camilere karşı fiili saldırıların sayısı ortalama 3 civarında. Gün geçtikçe artık sorgulama gereksinimi bile duymadan özgürlükçü toplum düzeninin azınlıklara yönelik temel haklarının altı oyuluyor birçok ülkede. 2001 yılında yaşanan terör hadiselerinden sonra Müslümanlara karşı ayrımcı yaklaşımlar güçlendi, kurumsal ırkçılık bariz bir hâl aldı. Artık sokaktaki dazlaklar mesele değil. 2000’lerden sonra takım elbise ve kravatlı dazlak zihniyle bir mücadele başladı.  İnsanlar bunları sokağa düşünce hissediyorlar. Ama asıl mücadele alanı yasama, yargı ve yürütmede belirlenen ayrımcılığa karşı mücadele bilincinin oluşturulması. Maalesef bu konularda çok zayıfız.

-Türkiye’de siyasete atılma fikri nereden geldi?

Biz yurt dışında ne kadar mücadele edersek edelim, Türkiye’de doğru politikalar ortaya konulmadığı sürece yol alamayız diye düşünürdük. Düşünün, o zaman yurt dışındaki kurumsal ayrımcılıkları Türkiye de teşvik ediyordu, hatta ilgili devletlere baskı yapıyordu; dini dernekleri dışlasın diye. Sayın Cumhurbaşkanımız beni çok genç yaşlarımdan beri tanır. İlk tanıştığımızda kendisi İstanbul’da gençlik başkanıydı. 2002 yılında AK Parti iktidara geldiğinde devamlı dinlerdi, yurt dışındaki Türk toplumun meselelerini çok önemserdi. Biz de yurt dışında yaşayan insanlarımızın gündemini ve konularını hep aktarırdık. Dünyada birçok örneğinin olduğu bir diaspora kurumunun Türk diasporası için de kurulması gerektiğini hep gündemde tuttuk. Türkiye’de değişik dönemlerde farklı formatlarda gündeme gelen ancak konjonktürel sebepler, bakış açılarındaki farklılıklar veya ehemmiyetinin yeterince anlaşılamaması dolayısıyla hep ertelenen bu ihtiyaç gecikmeli de olsa AK Parti hükümetlerine nasip oldu. Avrupa’daki Türk toplumu adına Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının kurulma sürecinin aktif olarak içinde yer aldık. Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 7-8’ ini oluşturan yurt dışındaki Türk toplumunun meselelerinin sadece bir kurumun gündemi değil, devlet politikası hâline gelmesi gerektiğine inanıyorum. Bu konuda siyasetin önemli bir sorumluluğu vardır. Arzu edilen noktada olmadığımız kanaatindeyim.

ÇOCUKLAR İLK İKİ YILDA BİR AN EVVEL GERİ DÖNMEK İSTEDİLER

-Eşiniz ve çocuklarınız Türkiye’ye alıştılar mı?

Eşim belki çok istekli değildi ama bu kararımda beni hep destekledi. Birçok arkadaşımız ‘Anavatanımızda sorumluluk almamız gerektiğini daima vurgulardı. Tabii ki benim için milletvekili olarak hizmet etme imkânı çok büyük bir şeref ve onurdu. Aynı zamanda çok büyük bir değişimdi. Çocuklar ilk iki yılda bir an evvel geri dönmek istediler. Almanya’da doğup büyüdüler, orada okula başladılar, arkadaşları hep orada. Benim kardeşlerim, dolayısıyla onların kuzenleri hep orada.

-Mecliste 4. yılınız, son olarak ne düşündüğünüzü alalım mı?

Türkiye’de siyasete atılırken zorluklarını tahmin ediyordum, ama açıkçası bu kadarını da beklemiyordum. Türkiye gündemi çok dinamik. Yurt dışındaki toplumumuzun meselelerinin bu dinamik gündem içinde ön sıralarda yer alması çok kolay değil. Siyaset birçok alanda çözüm üretmek için var, ancak bu çözüm, kamu idaresi tarafından etkin olarak sahiplenilip uygulanırsa sonuca ulaşılabilir. Siyasetçiler olarak  özeleştiri kültürümüz maalesef zayıf. Türkiye’de paradigma değişikliğine bu anlamda ihtiyaç var. Hızlı akan gündemde savrulmadan meseleleri etraflıca analiz etmek ve adım adım takip etmek önceliğimiz olmalıdır. Türkiye gibi jeopolitik denge/dengesizliklerin ortasında bir ülkede yüzeysel ya da geçici çözümler daha fazla sorun üretir. Türkiye’de çok rastladığım “idare-i maslahat”, sorumluluk ve inisiyatif almadan herkesi idare etmek gibi kullanılıyor. Toplumumuzun ve ülkemizin maslahatı için idare önceliğimiz olmalıdır. Aslında bunların temeli de adalet ve liyakattir. Hem yurdumuzda hem dünyada adalet ve liyakati esas alarak mücadeleyi güçlendirmeliyiz.

  1. Gazete kupürü için tıklayın. 
  2. Gazete kupürü için tıklayın.

 

‘Türk-İslam ve Erdoğan düşmanlığını Özil’den çıkardılar’ [Anadolu Ajansı]

AK Parti İstanbul Milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Türk grubu üyesi Mustafa Yeneroğlu, “Irkçı Alman orta ve üst sınıfı, Türk-İslam ve Erdoğan düşmanlığını, Özil üzerinden bir kez daha ortaya koydu.” dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile çektirdiği fotoğraf nedeniyle Almanya’da ırkçı ve ayrımcısaldırıların hedefi olan Türk asıllı futbolcu Mesut Özil’in Almanya Milli Takımı’nı bıraktığını açıklaması, dünya kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.

İngiltere Premier Lig ekiplerinden Arsenal’de forma giyen Mesut Özil’in maruz kaldığı ırkçı ve ayrımcı saldırılardan sonra başlayan Avrupa’da ırkçılık tartışmalarını, AK Parti İstanbul Milletvekili ve AKPM Türk Grubu Üyesi Mustafa Yeneroğlu, AA muhabirine değerlendirdi.

Yeneroğlu, Almanya’da Müslümanların tehdit olarak görülmeye başlandığı bir sürecin yaşandığını, “bu insanların eritilmesi” düşüncesinin ise gittikçe yaygın bir kanaate dönüştüğünü söyledi.

 

Haberin linki için lütfen tıklayınız.

“Gurbetçiye dil desteği” [Türkiye Gazetesi]

Türkiye, yurt dışında yaşayan 6 milyon Türk vatandaşının ihtiyaç ve meselelerine çözüm bulmak için çalışmalarına devam ediyor. Bu kapsamda Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı (YTB) iki önemli proje başlattı.

Yurt dışındaki vatandaşların en önemli ihtiyaçlarından biri olan aile ve sosyal hizmetler konusunda danışmanlık, destek ve terapi gibi hizmetlerin çeşitliliğin arttırılması ve bu ihtiyacın karşılanması için YTB, oradaki vatandaşlara önemli bir fırsat sağlıyor. Almanya, Avusturya, Belçika, Fransa ve Hollanda gibi Türklerin yoğun olduğu ülkelerde pedagoji, sosyal pedagoji, pedagojik psikoloji, psikoloji, klinik psikoloji, tıp ve tabsii tıp uzmanlığı ile gerontoloji alanlarından mezun olmuş vatandaşlara terapi ve uzmanlaşma eğitimleri için burs verilecek. Burs miktarının 15 bin avro veya 15 bin avroya denk gelen ülke para birimi (84 bin TL) tutarı kadar olacak. YTB’nin bir diğer önemli çalışması ise yurt dışındaki Türk çocukların Türkçe öğrenmeleri ve millî değerlerini unutmamalarına ilişkin eğitim programı oldu.

YTB, yurt dışındaki Türk çocukların gelecekte Türkiye ile güçlü bir ilişki içinde olması, Türkçeye hâkim olmaları için 5 üniversite ile yaptığı iş birliğiyle “Türkçe Öğretimi Yüksek Lisans Programını” başlattı. AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, bu çalışma ile yurt dışındaki vatandaşların temel ihtiyaçlarından birinin karşılanacağını belirterek “Bu çalışma yurt dışındaki çocuklarımıza ana dillerinde okuma, yazma ve konuşma gibi temel dil becerileri kazandırma da aktör olacak eğitimcilerin yetiştirilmesinde kilit bir rol oynayacaktır” dedi.

Haberin linki için tıklayın.

Gazete kupürü için lütfen tıklayınız.

“NSU’nun devletteki uzantıları gizlendi” [Aydınlık Gazetesi]

Dava sürecinde ölen tanıklar, imha edilen deliller, görmezden gelinen istihbarat elemanı ağıyla NSU davasında verilen karar tartışılmaya devam ediyor. AK Parti Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, ‘Bir sanığa ömür boyu hapis cezası verilmesiyle bu davanın kapatılması kabul edilemez’ ifadelerini kullandı.

Almanya’da sekiz Türk’ü öldüren Neonazi NSU örgütünün devletteki bağlantılarının üstü örtülerek davada yargılanan beş sanığa çeşitli cezalar verildi. Sadece baş sanık Beate Zschäpe müebbet hapis cezası aldı. Örgüte silah temin eden bir sanık ise artık serbest… Türk kamuoyunda bile yeterince ilgi gösterilmeyen NSU davasından geriye sadece soru işaretleri kaldı. Davayı yakından takip eden ve karar duruşmasını Almanya’da izleyen AK Parti Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, dosyaya ilişkin Aydınlık’ın sorularını yanıtladı.

Röportajı okumak için tıklayın.

Gazete kupürü için lütfen tıklayınız.

Yeneroğlu: “Kendi geleceğiniz için sandığa gidin” [Türkiye Gazetesi]

AK Parti İstanbul Milletvekili ve Yurt Dışı Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Türkiye’de 24 Haziran da yapılacak Cumhurbaşkanı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri için yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızı sandığa davet etti. Vatandaşlarımızın seçime ilgisini artırmak ve sandığa gitmelerim teşvik etmek için çaba gösteren Yeneroğlu, Türkiye Gazetesinin Frankfurt’taki merkezine ziyarette bulunarak, politik çalışmaları hakkında bilgi verdi.

1 MİLYONU AŞALIM
Yeneroğlu, Ak Parti olarak 16 Nisan halk oylamasında alman toplam S30 bir. oyun, bu seçimlerde 1 milyonun üzerine çıkmasını hedeflediklerini soyledi. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın yarım asrı geçkin sorunları ile ilgili Ak Parti iktidarlarıyla önemli ilerlemenin sağlandığını belirten Yeneroğlu, bu çalışmaların güçlendirilerek artırılması için yurt dışı seçmenlerin sandığa giderek oy kullanmalarının önemli olduğunu söyledi. Yeneroğlu, özellikle içinde bulunduğumuz kritik bir dönemde oy vermenin milli ve manevi mesuliyetinin olduğunu belir terek, herkesin sandığa gitme çağrısında bulundu.

Haberin linki için lütfen tıklayınız.

Gazete kupürü için lütfen tıklayınız.

AK Parti yurt dışı seçim beyannamesini açıkladı [NTV]

AK Parti Yurt Dışı Seçim Koordinasyon Merkezi (YSKM) yurt dışında yaşayan vatandaşlara yönelik seçim beyannamesini açıkladı.

AK Parti İstanbul Milletvekili ve YSKM Başkanı Mustafa Yeneroğlu, yaptığı yazılı açıklamada, “24 Haziran seçimlerinin ardından yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız için çalışmalarımızı kurumsallaştırarak sürdüreceğiz. TBMM Yurt Dışı Türkler Komisyonu ile diaspora alanı yasamanın öncelikli gündem maddesi olacak. Gençlerimizin ana dil eğitiminin ve kültürel kimliğinin daha fazla desteklendiği ve TRT Türk’ün yeniden yapılandırıldığı bir dönem olacaktır” ifadesini kullandı.

Haberin linki için lütfen tıklayınız.

AK Parti’den Almanya’ya: Tarafsız olun [Hürriyet Gazetesi]

AK Parti İstanbul Milletvekili ve Yurt Dışı Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanı Mustafa Yeneroğlu, HDP mitingine izin veren Almanya’ya tepki göstererek, “Almanya tarafsız davranmıyor. Türkiye’ye karşı demokrasi tellallığı yapabiliyorlar.” dedi.

Mustafa Yeneroğlu, dün CNN Türk’te katıldığı programda Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat’ın sorularına özetle şu yanıtları verdi:

HDP RESMİ MİTİNG YAPIYOR

“Köln’ün merkezinde HDP resmi bir miting yapıyor. Bu, Almanya’nın Türkiye seçimleriyle ilgili Almanya’da herhangi bir kampanya yapılamaz yasağına rağmen yapılıyor. Almanya görmezden geliyor. Zaten demokrasiye aykırı olan bu tutumunuzu ya ortadan kaldırın ya da tarafsız davranın. Gayrı ciddi yaklaşımları var.

Haberin linki için lütfen tıklayınız.

Gazete kupürü için lütfen tıklayınız.

AK Partili Vekil Yeneroğlu: “Solingen faciası ortak acımızdır” [Milliyet Gazetesi]

AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Solingen faciasının 25. yılına ilişkin, “Solingen kundaklaması, Almanya’da yaşayan Türklerin ortak acısıdır. Bu acıya dünden daha fazla sahip çıkılması, her kesimi doğrudan ilgilendiren bir sorumluluktur.” değerlendirmesinde bulundu.

Almanya‘nın Köln kentinde bulunan Yeneroğlu, 29 Mayıs 1993’te 5  vatandaşın yaşamını yitirdiği Solingen faciasının 25. yılı dolayısıyla yaptığı  yazılı açıklamada, Almanya ve Türkiye’yi derinden üzen bir facianın yaşandığını  anımsattı. Yeneroğlu, “Genç ailesinin ırkçılar tarafından kundaklanan evinde 3’ü  çocuk 5 vatandaşımız can verdi. Saldırının üzerinden 25 yıl geçse de yaşadığımız  acı hala taze. Genç ailesinin evinin utanç müzesine dönüştürülmesi, şehrin bazı  bölgelerine hayatını kaybeden aile üyelerinin isimlerinin verilmesi ve her yıl 29  Mayıs’ta anma töreni düzenlenmesi, bu acının hatırlanmasını ve hafızalarda canlı  tutulmasını sağlıyor.” ifadelerini kullandı.

Haberin linki için lütfen tıklayınız.

 

“PKK’lıya salon AK Partiliye polis” [Sabah Avrupa]

Almanya’nın AK Partili siyasilerin seçim öncesi ülkede toplantı yapmalarını istememesine tepki gösteren AK Parti Yurtdışı Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, “Almanya’nın bu tutumu sadece AK Parti’ye yönelik. HDP, özellikle PKK’nın altyapı ve organizasyonunu kullanarak Almanya’nın her yerinde, bazı yerlerde de DGB sendikasının salonlarında seçim propagandası yapıyor.” dedi. Söz konusu duruma göz yumulurken AK Partili politikacıların peşine polis takılıp konuşmalarının engellendiğini ifade eden Yeneroğlu, “Bu durum devam ettiği takdirde kamuoyu Almanya’nın açıkça bu seçimde de taraf olduğunu, Türkiye’nin içişlerine nüfuz ettiğini görecek” şeklinde konuştu.

Haberin linki için lütfen tıklayınız.

Gazete kupürü için lütfen tıklayınız.

“AK Parti, yurt dışındaki seçim kampanyasını 10 bin kişiyle yürütecek” [Anadolu Ajansı]

AK Parti tarafından, 24 Haziran’da yapılacak Cumhurbaşkanı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimi için yurt dışı çalışmaları kapsamında, 10 bin kişilik bir ekip oluşturulurken, 47 ülkedeki örgütlenme de tamamlandı.

AK Parti Yurt Dışı Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, 24 Haziran seçimlerine yönelik ciddi bir alt yapı çalışması gerçekleştirdiklerini belirterek, “Yurt dışında bin 500 seçmenin olduğu yerde şube açıyoruz, 500 seçmenin olduğu yerde temsilci bulunduruyoruz.” dedi. AK Parti’nin yurt dışında da seçime hazır olduğunu ifade eden Yeneroğlu, 60 ülkeden 47 ülkede parti örgütlenmesinin tamamlandığını, diğer ülkelerde de örgütlenmeyi tamamlayıp, dünyanın her yerinde temsilci bulunduracaklarını açıkladı.

Haberin linki için lütfen tıklayınız.